SON DAKİKA
SON DAKİKA


Kırım kongo kanamalı ateşi
18.06.2022

Havaların ısınması ile birlikte kene ısırıklarını ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığını da görmeye başladık. Önceki yıllara oranla biraz daha ağır seyrettiğini gözlemlediğim için tekrar hatırlatmalar yapmak istedim.

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi; keneler tarafından taşınan bir virüse bağlı, ateş, halsizlik, kas-eklem ağrıları, bulantı-kusma ve ağır vakalarda cilt, diş eti, burun başta olmak üzere mide-bağırsak, akciğer, karın içi gibi aklımıza gelebilecek her sistemde kanamalara sebep olabilecek bir hastalık.

İlk kez Kırım ve Kongo’da fark edilip tanımlandığı ve aynı virüs olduğu anlaşıldığı için hastalığa bu isim verilmiş.

Hyalomma cinsi kenelerin ısırığı ile bulaştığı gibi, virüsü taşıyan hayvanların ve hasta kişilerin kan, doku ve vücut çıkartılarına temasla da bulaşma olması mümkün.

Her kene değil, sadece KKKA virüsünü taşıyan Hyalomma cinsi keneler hastalığa yol açıyor.

Bu kenelerin bulunduğu bölgelerde yaşayıp tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, kasap ve mezbaha çalışanları, veterinerler, riskli bölgelerde kamp ve piknik yapanlar, KKKA hastalığına yakalanmış kişilerin yakınları ve bu hastalara hizmet veren sağlık personeli ile laboratuvar çalışanları bulaşma açısından risk grubunda.

Kuluçka süresi yaklaşık 1-3 gün olup en fazla 14 güne kadar uzayabiliyor.

Kan örneğinde virüse ait genetik materyalin saptandığı PCR yöntemi ve ya virüse karşı antikorların gösterildiği ELISA testi ile tanı koyuyoruz.

KKKA hastalığında dünyadaki ölüm oranları farklı verilerde %30 gibi yüksek olabilse de, ülkemizde ortalama %5 civarında.

Spesifik bir tedavisi ya da aşısı yok, hastalarımıza destek tedavisi uyguluyoruz.

Korunmak için Hyalomma cinsi kenelerin aktif olduğu Nisan-Ekim ayları döneminde riskli yerlere gidilirken kenelerin görülebilmesi için açık renk ve mümkün olduğunca vücudu örten kıyafetler giyilmesi, pantolon paçalarının çorapların içine sokulması, dönüldüğünde vücutta kene kontrolü yapılması önemli. Cildin daha ince olduğu ve rahat kan emebilecekleri yerleri tercih ettiklerini de unutmamak gerek.

Kenenin üzerine kolonya-yağ dökmek, sigara ile yakmak kasılmasına ve salgılarını kan emdiği kişiye aktarmasına neden olur ki, bu da bulaşma olasılığını arttırır. Nasıl çıkaracağınızı bilmiyorsanız bir sağlık kuruluşuna başvurmanız daha doğru olacaktır.

Hayvanlarda belirti göstermediği ve hasta hayvanlar anlaşılmadığı için kanlarına ve vücut sıvılarına çıplak elle dokunmaktan sakınmak, avlanma sırasında yaban hayvanlarıyla temas etmenin de risk taşıyabileceğini unutmamak gerek. Bu özellikle riskli bölgelere avlanmak için gidenler açısından önemli.

Hastalığa yakalanmış kişilerin vücut sıvı ve çıkartıları da bulaşmaya neden olacağı için, hasta ile temas edenlerin gerekli korunma önlemlerini (eldiven, önlük, sıçrama olasılığı varsa gözlük, siperlik ve maske gibi) alması gerektiği de bilinmeli.

Her yerde görülme olasılığı olmasına rağmen geçmiş yıllarda daha çok Gümüşhane, Tokat, Bayburt, Yozgat, Erzincan, Erzurum, Çorum, Sivas, Amasya, Tunceli, Bingöl, Çankırı, Giresun, Kırşehir, Artvin, Kastamonu, Kars, Samsun, Ordu, Muş, Kırklareli ve Bilecik‘ten bildirilen vakalar bulunduğundan, bu şehirlerde yaşayanlar ya da bu bölgelere seyahat edecek olanlar daha özenli olmalı ve pek çok enfeksiyon hastalığında olduğu gibi korunmanın çok önemli olduğu unutulmamalı.

Sağlıcakla kalın.

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap