SON DAKİKA
SON DAKİKA


İki farklı bakış
19.10.2020

Merhabalar,

Geçtiğimiz cuma günü ekip arkadaşlarımla, Covid servisinde yatan hastaları değerlendirdiğimiz günlük vizitimizi yapıyorduk. Vizit süresi uzadıkça tulum, maske, gözlük ve siperliğin verdiği rahatsızlık da arttığı için son dakikalar hep zor geçer.

Sondan bir önceki odaya, hastanın maskesini takmasını rica ettikten ve taktığını gördükten sonra girdim, nasıl hissettiğini ve şikayeti olup olmadığını sordum. Orta yaşın biraz üzerindeki hastamız, yatışının 9.gününde olmasına rağmen oksijen ihtiyacı halen devam ettiği için, yürümekte biraz zorlandığını ifade etti. Geçirdiği zor günlerin geride kaldığını fakat biraz daha zamana ihtiyacımız olduğunu anlatırken, cuma namazına gitmek istediğini belirtti. Ben de şu anda hem tam anlamıyla iyileşmediği için, hem de bulaştırıcılığı devam ettiğinden bunun mümkün olamayacağını söyledim. Biraz öfkeli bir şekilde taburcu olmak istediğini, benim yüzümden 2 hafta cuma namazına gidememiş olacağını belirtti ve “Bütün günahı da senin olacak, ona göre” dedi. Bir kez daha neden gidemeyeceğini ve toplum sağlığı açısından doğru olanın şu anda orada olmaması gerektiği olduğunu, belki de gitmemekle daha fazla sevap kazanmış olabileceğini anlattım ama pek de ikna olmuş görünmüyordu.

Onun bana yüklediği bütün günahları(!) alarak odadan ayrıldım. Çıkarken de takip sürecinde yapılanlarla nereden nereye geldiğini, şu anda hala yatıyor olmasının ne kadar doğru bir karar olduğunu, aynı düşüncede dışarıda da bulunanlar olabileceğini, aylardır devam eden bilgilendirmelere ve mücadeleye rağmen, bugün geldiğimiz noktanın tahmin edemeyeceğimiz sebeplerini düşündüm.

Daha ne yapmak gerekir, nasıl anlatılır, nasıl eğitilir diye sorgularken son hasta odasına da yine önce “Maskenizi takar mısınız lütfen?” uyarısıyla girdim.

Bir önceki hasta ile yaklaşık aynı yaşlarda, genel durumu iyi, oksijen ihtiyacı artık kalmayan hastamıza nasıl hissettiğini, ek bir şikayeti olup olmadığını sordum. Bizim açımızdan taburcu olmasına engel bir durum kalmadığını, sonrası için neler yapması gerektiğini anlatırken sesi titreyerek “Anlattıklarınıza özenle dikkat edeceğim. Sayenizde nefes alabildim, Allah sizlerden razı olsun ve hepinizi korusun. Tüm emekleriniz için çok teşekkür ederim” dedi. Bu duyarlılık, dua ve teşekkür bana bir önceki odada hissettiklerinden sonra o kadar iyi geldi ki, saatlerdir üzerimde olan ve hep sona doğru ağırlığını hissettiğim kişisel koruyucu ekipmanın rahatsızlığını hissetmedim bile.

İki farklı oda, iki farklı hasta, iki farklı insan ve iki farklı bakış açısı. Aslında iki farklı dünya...

İbadette hassasiyet elbetteki çok güzel, çok anlamlı ve inanılmaz kıymetli. İyi hissetmiyor olmasına rağmen bir görevi yerine getirmeye çalışmak da aynı şekilde ne büyük ve takdir edilecek bir teslimiyet. Fakat neyi, ne için yaptığını bilmek de önemli. Belli ki olayın ne olduğu, bulaştırılabileceği, bulaşırsa neler olabileceği tam anlamıyla idrak edilememiş. İbadet boyutuyla değerlendirdiğimizde, bunun bir de “kul hakkı” kısmı olduğu düşünülmemiş.

Bunu neden anlattım? Çünkü aynı durumda olabilecek başkalarının da bulunacağını düşündüm. Eğer size karantina önerilmişse lütfen kalabalık yerlerde bulunmayın, diğer insanları riske atmayın.

Sağlıcakla kalın...

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap