Merhabalar. Salgının ilk gününden itibaren Corona virüs
servisinde hasta takip ediyorum. İlimizdeki ilk vakayı öğrendiğimizden bu yana
aylar geçti, tanı kolaylaştı, tedavi ve takip sistemimiz gelişti, gözlem,
tecrübe ve çalışmalar doğrultusunda yapılacaklar netleşti.
Sizler açısından da korku ve kaygılar azaldı, salgının
bitmesini beklemenin doğru olmayacağı anlaşıldı, salgın devam ederken yaşamın
da devam etmesi gerektiğinin farkına varıldı. Fakat ne yazık ki bu farkındalık
tedbirlerde gevşeme, korunmada azalma gibi bir takım olumsuzlukları da beraberinde
getirdi.
Artık sokaklarda maskesizler maskelilerden daha fazla.
Maskeli olanların bir kısmı gerçekten etkili ve doğru kullanırken, bir kısmı da
hala ne için kullandığını idrak edememiş. Maskesini indirerek hapşıran mı
ararsınız, maskeli iken yanak yanağa öpüşen mi?
Mesafe zaten yok. Hatta mesafeli olmaya çalıştıkça yaklaşan
bir kitle var. Konserlerde dip dibe eğlenen mi ararsınız, bir masa etrafında
yemek yerken saatlerce sohbet eden mi?
El temizliği yıllardır ihmal edilmişti. Salgın ile değeri
anlaşılsa da, o da kısa sürede eski haline döndü. Maske dış yüzeyine temas eden
eller her yerde. Önce avuç içleri ile kullanılmış maskesini yüzüne iyice
oturtup sonra o elleri ile markette meyve seçenleri mi ararsınız, fırında ekmek
kesenleri mi?
Maskeler olması gereken yerden çok başka yerlerde.
Sokaklarda, koltuk, masa, sandalye üzerlerinde, cepte, çantada, kolda, çene
altında. Bırakılan her yeri hem kirlettiği ve virüs ya da bakteri
bulaştırabileceği, hem de uygun olmayan muhafaza ile tekrar kullanıldığında faydadan
çok zarar verebileceği çoktan unutulmuş.
Yere atılan maske ile oynayan sokak kedilerini, köpeklerini
mi ararsınız, küçücük çocukları mı? Bu güzel varlıklar gibi onlarla temas
edenleri de riske atan düşüncesiz ve bencil “insanlar” yüzünden kirlenmedi mi
zaten dünya?
Bencillik her dönem ve her yerde olduğu gibi salgında da hat
safhada. Pozitif olduğu bilinen hasta ile yakın temas eden ve hasta olma riski
yüksek birini karantina yerine markette, toplu taşımada, yolda görüyoruz da,
refakatçi kalmak için yakınının yanında göremiyoruz. Uyarıyoruz, anlatıyoruz
ama akla uygun olmayan pek çok neden dinliyoruz.
Şikayetleri olan bir kişi nasıl buna karar veriyor bilinmez
ama “Covid değilim, alerjik ya da soğuk algınlığı veya nezle oldum” diyerek
“canı öyle istediği için” kalabalık bir ortama rahatça giriyor, başkalarını
riske atacak bir davranış sergilediğini düşünse de umursamıyor.
Son dönemin favorisi ise yanlışı hep başkalarının yaptığına
inanmak. Kapalı bir mekanda, bir masa etrafında maskesiz-mesafesiz bir araya
gelenler sokakta maske takmayanları, aşı olmayanları eleştiriyor, maske iç ya
da dış yüzeyine dokunup yiyecek ikram eden kişi başkalarının el yıkamadığından
dem vuruyor, toplu taşımayı yanlış bulan aracında başkaları ile maskesiz
oturuyor.
Yani demem o ki, çuvaldızı başkalarına batırmadan önce
iğneyi kendimize batıralım. Konuşmak kolay, uygulamak zor. Önemli olan ve
koruyan da söz değil, davranış.
Sağlıcakla kalın.