Poliklinik takiplerimizde sık gördüğümüz kronik enfeksiyon
hastalıklarından biri de Hepatit B. Hem takip ettiğimiz, hem de başka bir
nedenle gelip tesadüfen hepatit B olduğunu öğrenen pek çok hastamızda gördüğüm,
doğru olmayan bir kaç noktaya değinmek istiyorum.
Hepatit B genetik değil bulaşıcı bir hastalık. Yani anne,
baba, kardeşinizde de var ise bu sizin tabirinizle “irsi” değil, aile içi
bulaşla oluşmuş demektir. Kanla, cinsel ilişki ile, anne karnında ya da doğum
sırasında bebeğe, tükürük, ter ya da diğer vücut salgılarıyla da aile
içerisinde birinden diğerine bulaşma olabilmekte. Hepatit B de diğer bulaşıcı
hastalıklar gibi bu yollarla bir insandan diğerine geçiyor yani genetik olarak
aktarılmıyor.
Aşı ile korunulabilir bir hastalık olduğunu unutmayın. Ailede
hepatit B var ise diğerlerini korumak adına onlara mutlaka aşı yaptırın. Cinsel
yolla bulaşan hastalıklardan biri olduğunu zaten biliyorsunuz. Korunmasız eş
dışı ve özellikle çok partnerli cinsel ilişkilerin Hepatit B ve diğer bulaşıcı
hastalıklar açısından risk oluşturduğunu lütfen aklınızdan çıkarmayın.
Evlilik işlemleri öncesi tarama testleri içinde Hepatit B de
var. Eş adayınızda var ise siz 6 ay öncesinden aşılanmaya başlayın ki bulaş
riski taşıyan temaslar sırasında antikor yanıtınız oluşmuş olsun.
Hepatit B geçirdiniz, bağışıklık oluşmadı, taşıyıcı
olduğunuz söylendi ise bu hastalığı taşıdığınız fakat bulaştırmadığınız ve
takibe gerek olmadığı anlamına gelmiyor. En sık duyduğumuz yanlış bu. “Ben
taşıyıcıyım. Kimseye bulaştırmam, takip edilmesine gerek yok. Zaten bir
şikayetim de yok ki” diye düşünüyorsanız yanlış yoldasınız. Taşıyıcı olmanız
aynı zamanda hastalığı bulaştırabileceğiniz anlamına geliyor ve yine taşıyıcı
olmanız her şeyin her zaman yolunda gideceği garantisini de vermiyor ne yazık
ki. Bu nedenle tüm hepatit B taşıyan hastalarımıza belirli periyotlarla takip
öneriyoruz.
Hepatit B oldum, geçirdim, bağışıklık oluştu, hayat boyu
herhangi bir şeye gerek yok diye bir düşünce de doğru değil. Antikor
oluşmuş olsa bile hayatınızın herhangi
bir döneminde kemoterapi gibi kanser tedavisi, uzun süre bağışıklık sisteminizi
baskılayıcı ilaçlar ya da bazı özelliklere sahip romatizmal ilaçlar kullanmanız
gerekirse, risk grubunuza göre Hepatit B açısından da korunma amaçlı tedavi
gündeme gelebilir.
Hepatit B geçirdim, kronik olduğu söylendi, hiç bir
şikayetim yok, bu nedenle kontrole gitmeme gerek yok yaklaşımı da en büyük
hatalardan. Hastalık ileri aşamaya gelmedikçe zaten herhangi bir şikayetiniz
olmasını beklemiyoruz fakat şikayet oluştuğu dönemde de yapılacaklar daha
sınırlı. Bu nedenle kronik hepatit B hastası iseniz mutlaka sizi takip eden bir
enfeksiyon hastalıkları uzmanı ya da gastroenterolog hekiminiz olsun, her şey
normal görünse bile hekiminizin önerdiği aralıklarla kontrollerinizi ihmal etmeyin.
Kronik Hepatit B nedeniyle hekiminiz size biyopsi önerdi ise
karaciğeriniz hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olmak ve tedavinizi
düzenlemek istiyordur. Karaciğer biyopsisi korkulacak bir işlem değil ve
tedaviniz için gerekli, endişelenmeyin.
Kronik Hepatit B tedavisi alıyorsanız ilaçlarınızı mutlaka
düzenli şekilde kullanın, doz atlamayın, ara vermeyin, hekim önerisi olmadan
kesmeyin.
Aklınıza takılan soruları da sormaktan da çekinmeyin.