SON DAKİKA
SON DAKİKA


Farkındalık!
18.05.2020

Salgın ve yoğun geçen günler nedeniyle bu yıl baharı ve tabiatın yeniden uyanışını hepimiz bir parça kaçırmış olsak da, bu sabah ben, bedenen yorulup ruhen dinlenmek için doğanın güzelliklerine bıraktım kendimi. Araçla geçtiğim yolları, yürüyerek geçmeyi seçtim bu kez.

Nedenini bilmiyorum ama eskiden beri çok severim sabahın ilk saatlerini, güneşin ilk ışıklarını, günün ilk aydınlanma halini, havadaki ferahlık kokusunu ve yolların o huzur veren sessizliğini. Hatta öğrencilikte bile biraz erken kalkıp bir kaç dakikamı pencere önünde bu güzellikleri hissetmeye ayırmışımdır hep.

Sabahın ilk saatlerinde sessiz, sakin, sadece ayak sesimi duyduğum yürüyüşüm, minicik bedenlerinde binlerce nağme barındıran kuşların melodilerini hissederek başladı. Nasıl oluyor da her biri farklı besteler yapabiliyordu ki hemde hiç aykırı bir ses çıkarmadan? Yol kenarındaki sarı çiçekleri ve papatyaları dikmiş ve her gün sulamış olsak bile bu kadar güzel açar mıydı acaba? Sıklıkla araçla geçtiğim bu yolda neden daha önce dikkatimi çekmemişti ki bu güzellikler?

Ağaçların ihtişamı, gökyüzünün maviliği ile birleşen yemyeşil dallar, yaprakların arasından süzülen güneş ışıklarının verdiği huzurun tarifi olabilir miydi ve bu hisleri anlatmak için kelimeler yeter miydi?

Biraz daha ilerleyince sessizliği bozan, daha doğrusu huzur ve renk katan ufacık bir derenin sesini neden daha önce duymamış olabilirdim ki?

Ya yerdeki minicik çiçekler.. İtina ile yerleştirilmiş hissi veren her ayrıntısı güzel, her ayrıntısı özel o minik mavi çiçekler. Maviye sevdam, gökyüzü ve denize hayranlığımla başlamışken, bu minicik gözüken çiçeklerin müthiş güzellikleriyle daha da artabileceği aklıma gelir miydi hiç? Uzaktan bakınca “çiçek işte” deyip geçebileceğim bu sanat eserlerinin yanından kim bilir kaç kez geçip, nasıl yakından bakmamışım ki onlara diye ufak bir hayıflansam da, bugüne haksızlık etmemem gerektiğini düşünerek devam ettim bu müthiş akışa.

Yol boyu ilerlerken, harikalar diyarında hissi veren bu muhteşem güzelliklerin hep olduğunu, onları görmek için neden benim geç kaldığımı düşünürken, bu yolun aslında hayatın ufak bir kesiti olduğunu anlamam da uzun sürmedi elbette. Sabahın erken vaktinde güneş ışıklarının eşlik ettiği ilk adım, yolun sonunda kendime varışın başlangıcı oldu aslında.

Günlük hayat koşturmacası içinde hep bir yerlere yetişme, işlerimizi çözümleme, hayatın bize yüklediği görev ve sorumlulukları yerine getirme çabası içindeyiz hepimiz. Ne zaman haftanın ilk günü oluyor, ne zaman son gününe geliyoruz, aylar hatta mevsimler ne çabuk geçiyor diye düşünüyor ve anlam veremiyoruz. Dikkatimizi sadece yapacağımız işe ya da planladıklarımıza odaklamamız, o sırada etrafta olup biten, kendiliğinden gelişen pek çok güzelliği de görmekten alıkoyuyor bizi.

Hayatı “farkında” olarak yaşamak varken, “farkında olmadan” yaşamayı seçiyoruz. Her gün geçtiğimiz yolların, hayatın kendisinden bir farkı var mı ki? Bizler aracımızı uygun yere çekip yürümek, etrafı gözlemlemek, hissetmek, güzelliklerle huzur bulmak varken, hem araçtan inmek istemeyip hızlı gidişimizden, hem de varacağımız yeri tek hedef belirleyişimizden hayatı kaçırıyoruz. Aynı yoldan belki daha uzun sürede, belki daha çok zaman ayırarak ama hissederek de geçebiliriz.

Yaşantı, hem zihinsel, hem de görsel farkındalık üzerine kurulmuş bir süreç aslında. Düşüncelerimiz gibi somut güzellikleri görmede de farkındalık, yaşamın her anını değerlendirmek için sunulmuş bir fırsat bizlere. Bugün, bir de bu gözle bakalım mı tüm olup bitenlere?

Sınırlı yaşam süremiz içinde, kaçırdığımız güzellikleri farketmemiz dileğiyle.

Sağlıcakla kalın..

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap