SON DAKİKA
SON DAKİKA


Doğamız, Doğalımız
13.03.2021

 
Merhabalar.

Çatıya vuran yağmur damlalarının sesiyle henüz hava alacakaranlıkken uyandım bu sabah. Vaktin güzelliğini kaçırmamak için pencereyi hafifçe araladım, sabahın sessizliğini, yağmurun sesini ve havanın ferahlığını iliklerime kadar hissettim. Her zamanki yerime oturdum. Etrafa bakınırken gözüm beni sahiplenen kediciğim Badem’e takıldı. Evet, ben onu değil, o beni sahiplenmişti. Cama vuran yağmur damlalarının aşağıya kadar akışını izlediğini ve sonra onları yakalamaya çalıştığını fark ettim. Sevimli hareketlerini görünce kucağıma almak ve dokunarak sevmek istedim fakat o bunu istemedi, bana izin vermedi, yağmur damlaları ile olan oyununa devam etti çünkü onun isteği ve doğası böyleydi. Onu olduğu hali ile kabul ettim, bıraktım ve o sırada uzun bir süredir çiçek açmayan orkidemin üzerindeki tomurcukları fark ettim. Neden şimdiye kadar çiçeği olmadığını ve neden şimdi açtığını sorgulamadım çünkü onun da doğası böyleydi. Daha sonra diğer taraftaki başka bir bitki çarptı gözüme. Orkidenin çiçek açmasını beklerken onun çiçek açmasını hiç beklemediğimi fark ettim çünkü sadece yapraktan ibaret bir bitkiydi, onun da doğası böyleydi.

Ben de sabah erken uyanmış, çok sevdiğim sabah serinliğinde ve sessizliğinde şehri seyre dalmış ve sonra kitap okuma düşüncesi ile oturmuştum çünkü benim de doğam böyleydi.

Her birimiz türümüze özgü davranışlar sergilemiştik. Ne benim Badem’e sevdirmek istemediği için kızmaya, ne orkideye öfkelenip şimdiye kadar çiçek açmadığı için sulamaktan vazgeçmeye, ne de yaşantısında çiçek yer almayacak diğer bitkiye neden çiçeği olmadığını sorgulamaya hakkım vardı. Hepsini olduğu gibi kabullenmek gerektiğinin farkındaydım.

Kedi sevilmek istemedi, oyun oynamayı tercih etti, benden bir beklentisi olacağı için yakın olma çabası içine girmedi, o an sahip olduğu duyguları ne ise ona göre davrandı. Orkide ben istiyorum diye çiçek açmadı ve benim onun çiçeğini görmeyi istemem onu vaktinden önce açtırmadı. Diğer bitki de tüm gerçekliği ile ortadaydı, çiçeği yoktu, hiç olmayacaktı, onun özelliği, üzerindeki güzel yapraklarıydı. Benim ondan çiçek beklentim yoktu, onun da beni memnun etme çabası. Kedi ve bitkilerin yaşamımda yer alması, onları olduğu gibi kabul etmemi gerektirdi.

Peki neden “akıl sahibi” olan insanlar katbekat üstün olduğu hayvanlar ve bitkiler kadar doğal, gerçek ve net değildi? Akıl üstün bir özellik olmasına rağmen neden pek çok iyi nitelikler yanında insana olumsuz özellikler de katıyordu? Hiçbir canlının olduğundan farklı görünme gayreti yokken neden üstün varlık olan insanların, kişisel menfaatleri için olduğundan farklı görünmeye, sahteliğe, kurnazlığa, bazen istemediği şeyleri sadece suistimal edebilmek ve beklentileri karşılamış görünmek için yapmaya eğilimleri vardı? Akıl insanı daha üstün varlık yapmaz mıydı? Ya da insanoğlu aklını kullanmayı yanlış mı anlamıştı?

Hayatta hükmettiğimizi düşündüğümüz hayvanlar ve bitkilerden öğreneceğimiz ne çok şey vardı. Kategorize ettiğimiz zekamız doğal, net, dürüst olmayı beceremedikten sonra ne işe yarayacaktı?

Dilimiz, dinimiz, ırkımız, görüşümüz, amacımız, yaşam standartlarımız, yeteneklerimiz, hayata bakışımız farklı olabilir ama tüm bunlar “insan” olduğumuz gerçeğini değiştirmezdi. İnsan olmak da yeter miydi? Elbette yetmezdi. Aklımızı kullanmaktan ne anladığımız ve bunu nasıl uyguladığımız değil miydi bizi biz yapan?

Her şey gibi bu da bir seçimdi ve doğru olanı seçmek ya da seçmemek de bizim elimizdeydi.

Sağlıcakla kalın.

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap