Pandemi sürecinde hayat akarken, neler yapmamız ve neler yapmamamız gerektiğini her fırsatta anlatmaya çalıştım. Tarihteki tüm salgınların sürelerine baktığımızda erken sonlanmayacağı tahmin edilebilir olduğundan, salgında yaşamayı öğrenmekten başka şansımız olmadığı da çok açık. Ya bunun farkında olup tedbirli ve kontrollü yaşamak zor veya stresli geldiğinden yok saymak gibi bir yol seçiliyor ya da hastalık ve yapacakları yeterince anlaşılamadığından gerekli özen gösterilmiyor. Neden her ne olursa olsun ortada çok açık bir gerçek ve çok net bir yapılması ve yapılmaması gereken davranışlar listesi var?

Aslında her şey çok basitken korunmanın boyutunu değiştirip ya da gereksiz boyuta kaydırıp asıl yapılması gerekenlerin ihmal edildiğini görüyorum. Markette maskesi kolunda dolaşan biri eldivenle alışveriş yapıyor, kalabalıkta maske kullanmayan eve getirdiği tüm paketli gıdaları yıkıyor, maske kullanan iki kişi yolda karşılaşınca sarılıyor ve çok yakın mesafede sohbet ediyor, hatta arada maskesini indirerek gülüyor, asansör düğmelerine peçete ile dokunuyor ama asansör içinde maskesini indirerek hapşırıyor gibi neyi ne için yaptığını tam olarak anlayamadığım davranışlar görüyor olmam belki de korunmanın tam idrak edilmemesinden kaynaklanıyor. Halbuki her şey o kadar net ve açık ki. Her fırsatta maske+ sosyal mesafe+ el hijyeni diyoruz ki bu, maskeyi doğru kullanın, sosyal mesafeye dikkat edin, el hijyenine önem verin demek. El hijyenine dikkat edin ama maske kullanmasanız da olur demek değil, maske kullanın ama sosyal mesafeye dikkat etmeseniz de olur demek hiç değil. Ya da maske kullanın, mesafeye dikkat edin ama ellerinizi sık yıkamayın demek mümkün olabilir mi? Tabii ki hayır. Hepsi birlikte olursa anlamlı ve faydalı.

Covid19’un ana bulaşma yolu damlacık olduğu için maske kullanımı mutlaka gerekli. Maske kullanımı kadar damlacıkların ulaşabildiği mesafenin ötesinde bulunmak yani sosyal mesafeyi korumak da bir o kadar önemli. El hijyenine zaten salgın olmasa da hayat boyu dikkat etmek durumundayız çünkü tüm bulaşıcı hastalıklar ve mikroorganizmalardan, özellikle hastane enfeksiyonlarından korunmak için şart.

El hijyeninde gözden kaçan bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Ellerimizi sadece başkalarıyla temas ettiğimizde, dışarıda herhangi bir yere dokunduğunuzda değil, kendi ağzımız, burnumuz, dişlerimiz, tükürüğümüz, maskemizin iç ve dış yüzeyine temas ettirdiğimizde de yıkamalıyız. Çünkü tüm bunlar, bizde olabilecek virüsü başkalarına ellerimizle taşıma olasılığı oluşturan davranışlar. Özellikle diş fırçaladıktan ve fırçalama işlemi bittikten sonra ellerin su ve sabunla yıkanması, kirli ellerle musluk başlıklarına dokunulmaması önemli.

Maske iç ve dış yüzeyi de virüs için mekanik bariyer olduğundan, bu yüzeylere temas sonrası da el hijyeninin sağlanması mutlaka gerekli.

Yaşam biçimi haline getirilmeyen her şey bir müddet sonra uygulanabilir olmaktan çıkar. Hayatın her alanında olduğu gibi salgın sürecinde de tüm bunları yaşam biçimi haline getirmezsek, üç kez uygulayıp dördüncüde vazgeçeriz. Bu nedenle anlamak, yaşamın bir parçası gibi uygulamak ve her şeyden önce gerekliliğine inanmak gerek.

Acı tecrübelerle ders almadan önce öğrenmek varken direnmek niye?

Bizler için kıymetlisiniz.
Sağlıcakla kalın.