SON DAKİKA
SON DAKİKA


Deprem Gerçeği
26.02.2020

 
Merhabalar,

Erzurum’da merkezi bir yerde, bankanın üst katındaki lojmanda oturuyorduk. Ben, 7-8 yaşlarındaydım ve ailemden daha sonra gelmiştim Erzurum’a. O vakte kadar babaannem, dedem ve halamla Trabzon’daydım, Erzurum’dasoğuk ve karlı geçen kış nedeniyle okula gidişimin zor olması ve çalışan anne-baba çocuğu olmanın o zamanlarda oluşturduğu güçlük nedeniyle. Babaannem, dedem ve halalarımın bana olan sevgilerini, sabırlarını ve verdikleri değeri düşündükçe onlara olan sevgimin nedenini şimdi daha iyi anlıyorum. Anneciğimin fedakarlığının büyüklüğünü de aynı şekilde.

Erzurum’a geldikten sonra büyüklerin kendi aralarındaki konuşmalarda ara ara deprem olduğunu anlattıklarını duymuş, hiç yaşamadığım için ne olduğunu anlayamamıştım bile. Hayatımda ilk kez depremle bir akşam vakti, henüzErzurum’a geleli bir kaç gün olmuşken karşılaşmıştım. Önce anlayamamış, biraz korkmuş ve ondan sonra sarsıntı oldu mu diye anlamak için en güzel yolun avizelere bakmak olduğunu büyüklerimden öğrenmiştim. Günlerce tekrar sallanıyormuşuz gibi gelmiş, gözümü avizelerden alamamıştım. Bir kaç gün sonra sabah saatlerine yakın, henüz alacakaranlıkken daha şiddetli bir sarsıntıyla uykuda yakalanmıştık depreme. Sarsıntıyla uyandığımı, annemin kardeşimi kucağına aldığını, benim elimden tuttuğunu, babamın dışarıya çıkmamız için kilitli kapıyı açmaya çalıştığını hatırlıyorum. Alacakaranlıkta dışarıya çıkarken kapının kapanıp benim içeride kalmam ve tekrar açmak için uğraşmamız, o an yaşadığım korku, sarsıntının durması ile aldığım o derin nefes dün gibi aklımda. Depremin şiddeti neydi, ne kadar sürdü bilmiyorum ama uzun süre içimde devam eden “yine deprem mi oluyor?” endişesini hiç unutmuyorum. Yaşadığımız o korkunun ardından eve geldiğimizde, duvarlarda oluşan çatlaklar ve vitrinden düşüp kırılanlarla olayın boyutunu daha iyi anladığım da hâlâ aklımda. Çok daha ciddi boyutta depremi yaşayanlar için benim yaşadıklarım basit kabul edilebilirse de çok etkilenmiştim. Yıllar geçmiş olmasına rağmen hâlâ deprem denince aklıma yaşadığım bu anlar ve o anki hislerim gelir.

İlk anda hatırladığım Van, Erzincan, Erzurum, Gölcük, Düzce, Bingöl, Elazığ depremlerini düşününce bu travmayı yaşayanların neler hissettiğini anlayamasam da tahmin edebiliyorum.

Tam da şimdi depremden bahsetmişken televizyonda, yine deprem gerçeğini hatırlatan haberle dağılıyor dikkatim. Van Başkale’deki depremde, çamaşır asmak için dışarıya çıkan bir annenin bu sırada meydana gelen depremle yıkılan evinin altında kalan çocukları ve eşi için feryatları yürek dağlıyor. Görüntülerse iç sızlatıcı..

Deprem gerçeğinden kaçamayacağımız artık çok açık. Doğal afetlerin önüne geçmek çoğu zaman depremde olduğu gibi imkansız olduğu için yapmamız gereken tek şey tedbir almak. Deprem anında ne yapmamız gerektiğini öğrenmemiz kadar depreme dayanıklı bina inşa edilmesi, bu konuda sıkı denetim yapılması, hasarlı binalar için gerekenlerin uygulanması da önemli. Tedbir aldıktan, depreme dayanıklı binalar yaptıktan sonra olacaklar bizim kontrolümüzde değil elbette ama kontrol edebildiğimiz düzeyde gerekenleri yapmak elimizde. Bu konuda daha fazla farkındalık oluşturmak, ufak sarsıntılarda bile yıkılabilecek binalarda yaşamak zorunda kalanlar için neler yapılabileceğini planlamak ve depreme bağlı ölümleri kadere bağlamadan önce gereken tedbirleri almak gerek diye düşünüyorum. Sonrasında olanlar için üzülmemiz bir işe yaramıyor çünkü.
Bu vesile ile depremi yaşayanlara geçmeyeceğinin farkında olmama rağmen geçmiş olsun diyor, yakınlarını kaybedenlere sabırlar diliyorum.
Sağlıcakla kalın..

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap