SON DAKİKA
SON DAKİKA


Değer
5.10.2021

Merhabalar. Soğuk ve yağmurlu bir Ekim sabahındayım. Gökyüzü henüz alacakaranlık. Yağmur tanelerinin çatıya vuruş sesi ile camdan akış görüntüsü birbirini tamamlıyor. Ben ıslak ve yansıyan ışıklarla parlak sokakları seyre dalarken, Badem camdan akan taneleri yakalamaya çalışıyor. Onun sevimli hareketlerini görünce sevmek isteyerek yaklaşıyorum ama oyununu bozmamak için vazgeçiyorum. Uzaktan, sadece gözlerimle, yüreğimde onu hissederek, sessiz sedasız, bedeniyle temas etmeden seviyorum. O oyununa devam ediyor, ben de her zamanki yerime oturuyorum.

Yanıbaşımda okunmak için bir süredir sırasını bekleyen kitabı elime alıyorum. Bir kaç sayfa ile başlayan ilk okuma ile ilerleyen sayfalara sürükleniyorum. Gün aydınlanıyor ama her tarafa ulaşan gün ışıklarını, lambanın fazlalığını hissederek fark ediyorum.

Bir süre sonra Badem penceredeki damlalarla oynamaktan sıkılıyor ve bu saatlerde hep yaptığım gibi onu sevmemi istiyor ama ben daldığım kitapta ilerliyorum. Dikkatimi çekmek için diğer tüm kediler gibi o da önce gövdesini bana temas ettiriyor, sonra kucağıma geliyor. Başını hafif hafif okşuyorum ama kitabı okumaya da devam ediyorum. Bir kaç dakika sonra patisiyle sayfalara dokunuyor, okumama engel olmaması için kitabı biraz daha yüksekte tutuyorum.

Ardından sesini duymaya başlıyorum. İnce bir miyavlama ile daha fazla ilgi istediğini anlıyorum, boynunu okşuyorum, susuyor. Kitabıma devam ediyorum. Biraz sonra üzerimdekilerini çekiştiriyor, ısırmıyor ama dişlerini kolumda hissediyorum. Daha fazla ne yapacak diye merak edip bu kez bilinçli olarak onunla ilgilenmiyorum.

Bir süre hareketliliğini arttırıyor, atlıyor, zıplıyor, sonra yere inip sırtının üzerinde kıvrılıyor. Onunla ilgilenmediğimi görünce de kısa bir zaman sonra yanımdan ve odadan ayrılıyor. İçerilerde bir yerde vakit geçiriyor, ufak tıkırtılar duyuyorum. Çok geçmeden bir şeyin düşme sesi ile diğer odaya koşuyorum. Kitaplıkta aylardır duran bir kitabın yerde olduğunu görüyorum, tabii ki Badem’i de başında.

Ona vakit ayırmam için gösterdiği çabanın yetmediğini görünce kendince bir yol seçtiğini anlıyorum. Her canlı için bunu ifade etme şeklinin farklı olduğunu düşünüp bu satırları yazmak için oturuyorum.

Kıymetli hissetmenin, ilgi görmenin, özel ve ayrıcalıklı olmanın her canlıya iyi geldiğini düşünürken, ilgi gösterilmeyen ve değersiz hissettirilen her canlının da kıymetli olmak ve kendi değerini göstermek için bir çaba içinde olduğunu fark ediyorum.

Bunun bazen Badem gibi önce iletişim yollarını deneyerek, iletişim kuramaz ise uzaklaşarak, yine yanıt alamaz ise ses getirici bir davranış sergileyerek, bazen de sessiz kalıp sadece anlaşılmayı bekleyerek ya da durumu olduğunu gibi kabul ederek, bazen başarılı olarak, bazen bir farklılık yaratarak, aslında o güne kadar gördüğü, öğrendiği, bildiği en iyi “kıymetli” olma yolunu kullanarak bunu yaptığını anlıyorum. Oysa değer, başkasının verdiği bir şey değil ki? Verdiği olmadığı gibi, herkesin aksettirdiğini alma biçimi. Kendini koşulsuz sevebilen herkes değerli.

Badem’in doğası gereği yaptıklarıyla insanın doğası gereği yaptıklarını elbette kıyaslamıyorum çünkü yaratılış farklılıklarını biliyorum ve bugün bana hissettirdikleri için teşekkür ediyorum.

Sağlıcakla kalın. 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap