Merhabalar,
Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi yani tüm dünya ülkelerini
etkileyen salgın olarak kabul ettiği Covid-19 enfeksiyonunu artık ülkemizde de
görüyoruz. Yapılması gerekenleri defalarca anlatmaya çalıştık fakat yine de
uyum konusunda hassasiyetin beklediğimiz gibi olmadığı açık. Daha doğrusu, bu
konuda gerçekten çok duyarlı olanlar gibi, olayın ciddiyetinin farkında
olmayacak kadar duyarsız olanlar da azımsanmayacak sayıda.
Bulaş yollarını, dikkat edilmesi gerekenleri bilmeyen
olduğunu sanmıyorum.
Peki neden uygulamada güçlük çekiyoruz? Neden “evde kalın,
kalabalık ortamlarda bulunmayın” dememize rağmen caddelerde dolaşanlar,
“ellerinizi sık yıkayın, herkesin temas edeceği yerlere dokunduktan sonra el
hijyeninizi sağlayın” dememize rağmen gayet rahat asansör düğmeleri, kapı
kollarına dokunup elini yüzüne, gözüne temas ettiren var? Belki de yok saymak,
kabul edip kurallara uymaktan daha kolay geliyor ve kabul edince oluşacak
kaygıyı, yok sayarak oluşturduğumuz savunma mekanizmasıyla azaltıyoruz. Önlem
almak ve bu önlemleri uygulamak tehlikeyi kabul etmek, tehlikeyi kabul etmek de
endişe oluşturmak demek olduğu için sorun yokmuş gibi davranıyoruz. Tabi ki
kaygıyı azaltalım ama yok sayarak değil! Kabul ederek, farkında olarak,
kurallara uyarak, bireysel dikkatin toplumsal korumadaki rolünün önemini
anlayarak, tüm bunları sadece bilmek değil, uygulayabilmek gerektiğini idrak
ederek.
Bu süreçte kaygı duymak da diğer zamanlardaki sevinçlerimiz,
üzüntülerimiz, mutluluklarımız kadar doğal. Duygularımıza zaman tanır, kabullenir
ve onların geçici olduğunu kabul edersek düşüncelerimizi daha rahat
şekillendirir, davranışlarımıza daha kolay yön verebiliriz. Kaygılarımızı
kontrol altında tutmak, bu durumu yok sayıp hayata devam etmek ile panik
halinde olup yaşamı zorlaştırmak arasında uygun ve olması gereken yerde
bulunmamızı sağlayacaktır. Yani her şeyde olduğu gibi kararındaki duygular,
hayat akışı devam ederken anı yaşamamızı kolaylaştıracak. Bu süreçte ara
verdiğimiz diğer olumlu duygularımız da bizi geriletmeyecek ve bir süre sonra
kaldığımız yerden devam edecek. Hayat hep böyle değil mi zaten? Bu süreç sadece
kitlesel olarak ortak yaşanmış bir zaman diliminde olduğu için aynı hislere
sahip insan sayısı daha fazla..
Uzun zamandır “Evde kalın” diyerek sosyal izolasyonun önemine,
hareket edenin virüs değil bizler olduğuna dikkat çekmeye çalıştık.
Sadece evde kalarak bile enfekte olacak kişi sayısının
azaltılabileceğini artık biliyoruz. Buna rağmen işi gereği ya da mecburiyetten
dışarıda bulunanlar dışında da günlük hayatına kaldığı yerden devam edenleri,
bu süreci tatil gibi görerek evde toplananları, gruplar halinde etkinlikler
planlayanları görüyoruz. Bununla ilgili konuşurken bir arkadaşım “hayatın
dışarıda vakit geçirilen kısmı evdekinden daha fazlaydı, bu nedenle uyum sağlanmasında
zorluk çekiliyor” dediğinde, asıl nedenin bu olduğunu anladım. “Evde nasıl
vakit geçer, sıkıldım, ne zaman normale döneceğiz?” gibi mesajları sosyal medya
hesaplarından sıklıkla görür olduk. Evet, evde vakit geçirmeye alışık
olmayanlara bu zamanlar zor gelebilir ama sizden istediğimiz enerji tüketecek
ve sizi zora sokacak bir şey değil ki! Sizi ve sevdiklerinizi, sevdiklerimizi
düşünerek kendinizi riske atmamak, hastalığın yayılmasını azaltmak, sizi
etkileme olasılığını en aza indirmek amacıyla “evde kalın” diyoruz. Aslında
zorunlu olsa da, sağlıklı iken sevdiklerimizle birlikte vakit geçirmek,
yalnızsak kendimize zaman ayırmak için belki de iyi bir fırsat. Şimdi hep
söylenen anı yaşama, değerlendirme ve anın tadına varma zamanı.
Bizler sağlık çalışanları olarak canla, başla, elimizden
gelenin en iyisini yapmaya çalışırken, sizlerde lütfen uyarılarımızı dikkate
alın. Bu süreçte seyahat etmeyin ve etmiş iseniz 14 gün izolasyon uygulayın,
misafir kabul etmeyin, ellerinizi sık yıkayın, kirli ellerinizle ağzınıza,
gözünüze, yüzünüze dokunmayın, havlu gibi kişisel eşyalarınızı ortak
kullanmayın, ortak kullanım alanlarına(kapı kolu, asansör düğmeleri vs) temas
sonrası mutlaka ellerinizi yıkayın, mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmayın,
insanlarla aranızda en az 1 metre mesafe koymayı unutmayın, sarılmayın,
tokalaşmayın, şikayetiniz var ise maskenizi takarak bir sağlık kuruluşuna
başvurun. Sizler bizim için kıymetlisiniz.
Sağlıcakla kalın..