Merhabalar.
Farklı bir şehirdeki bilimsel kongreye katılmak için yola
çıkmak üzere havaalanına geldim. Mesafeye dikkat konusunda duyarlılık azalmış
olsa da, alanda maskesiz kimseyi görmediğim için mutlu oldum. Bilet kontrolü ve
güvenlik işlemleri ardından yerime oturdum. Yanımdaki teyze ve geliniyle,
telefonlarını uçuş moduna alamadıkları için istedikleri yardım sayesinde
başlayan seyahat arkadaşlığımız, yol boyunca devam etti.
Yerleşmelerinin ardından kullandıkları cerrahi
maskelerinin üzerine uçağa binerken verilen maskeleri de taktılar, sonrasında
çantalarından çıkardıkları dezenfektanla ellerini temizlediler. Teyze bana da
isteyip istemediğimi sorarken 1 yıl önce ağır bir Covid geçirdiğini, uzun süre
hastanede ve yoğun bakımda yattığını, ölümden döndüğünü, aşısını yaptırdığını
ve tekrar hasta olmaktan, yaşadığı o sıkıntılı günleri yeniden yaşamaktan
korktuğunu, bu nedenle de hassas davrandığını anlattı. Sohbet sırasında
mesleğimi söylememiş olmama rağmen, sanırım onun bu tavrını destekleyici
cümlelerimden ötürü hekim olduğumu anladı ve “Doktor musunuz?” diyerek bunu
teyid etti.
Uzun zamandır korunma konusunda bu kadar hassas ve
bilinçli davranan bir başka kişi görmediğimi söylesem yeridir. Sohbet ederken
bile nefes akışı olabilme ihtimali nedeniyle karşıya bakarak konuşmayı tercih
ettiğini, yanlış anlamamam için de bunu söyleme ihtiyacı hissettiğini ifade
eden nezaketli bir yürek vardı yanımda. Muhabbetin ilerleyen dakikalarında “Bir
musibet, bin nasihatten iyidir” derler ya kızım dedi, derdi de, sıkıntıyı da,
hastalığı da ancak yaşayan bilir. Ne kadar güzel, anlamlı ve içi dolu bir
cümleydi bu.
Salgında, daha doğrusu salgına rağmen yaşamayı herkese
kapak olacak nitelikte başaran bu teyzenin hassasiyeti, gerçekten takdire
şayandı.
Yolculuğun ilerleyen dakikalarında hemen arka
koltuğumuzda bulunan, yaşlı ve hasta olduğu için görevli yardımı ile uçağa en
son yerleştirilen bir kadın yolcu öksürmeye başlayınca, yanımdaki teyzenin
gelinine “İnşallah Corona değildir” dediğini duydum. Öksüren yolcunun yakını
kronik bronşiti olduğunu yüksek sesle ifade ederek diğer yolcuları rahatlatmaya
çalışsa da, seyahat boyunca her öksürük nöbetinde yanımdaki teyze ile göz göze
geldik. Bu bakışma sırasında da her defasında koltuktan sırtını biraz öne
çekti, başını aşağıya doğru eğdi ve tam arkasındaki yolcunun öksürmesi
sırasında ona ulaşabileceğini düşündüğü damlacıklardan kendini korumaya
çalıştı. Hassasiyetine ve dikkatine hem sevindim, hem de hep düşündüğüm bazen
istemediğimiz şeylerden kaçtıkça ortasına düştüğümüz fikrine bir kez daha kapıldım.
Zaten o da, “Tedbir bizden, takdir Allah’tan” diyerek her şeyi kontrol
edemeyeceğimizi ifade etti.
Evrenin çekim gücü mü, düşünce gücü mü, bilinçaltının
gücü mü, imtihan mı bilmiyorum ama bildiğim bir şey var, o da yol arkadaşım
teyze ve onun olaya bakışı gibi, elimizden gelenin en iyisi yapmak ve her şeyi
kontrol edemeyeceğimizin de farkında olmak.
Yolculuğumda bana eşlik eden, adını dahi bilmediğim,
korunma konusundaki bilincine hayran olduğum teyzeciğe güzel ve sağlıklı
ömürler diliyorum.
Sağlıcakla kalın.