Merhabalar,
Aylardır dünya gündeminde aralıksız yer alan tek bir konu
var, Covid-19. Bunca zaman sonra hala hastane asansörüne maskesiz binen,
poliklinikte “Hocam, Covid gerçekten var mı?” diye soran, vizit sırasında
“Maskenizi takar mısınız lütfen?” dediğim için tepki gösterenler olduğunu
görünce, eğitim ve öğretime açık olmanın da bir meziyet olduğunu düşündüm.
Asansöre maskesiz binenin, “Maske için de iyi şeyler söylenmiyor” gibi özrü
kabahatinden büyük açıklaması, Covid’in gerçekliğini sorgulayanın dünyadan
bihaber hali, vizitte maske takmayı reddedenin bencilliğini fark edince bir an,
bu kadar süre devam eden Covid mücadelesinde boşa kürek çektiğimiz hissine
kapıldım.
Aylardır ‘Maskeyi dikkatli ve uygun şekilde kullanalım,
mesafeli olmaya özen gösterelim, toplu temas edilen yerlerde hassas davranalım
ve ellerimizi sık yıkayalım’ derken tek amacımız var, o da sizleri, sizlerle
temas edenleri, bizleri yani hepimizi korumak.
Hasta olduktan sonra hastalığın seyrini ön görme ve tahmin
etme şansımız olmadığı için, korunmanın önemini her fırsatta dile getiriyoruz.
Çünkü rahat nefes almanın ne kadar kıymetli olduğunu biliyoruz, solunum
sıkıntısı çeken hastaları görüyoruz.
Bu hastaların etkilenmiş akciğer grafisi ya da tomografi
görüntülerine bakınca, akciğeri etkilenmemiş olanların ne kadar şanslı olduğunu
düşünüyor, nefes alamamaktan şikayetçi olmak yerine halsizlikten şikayetçi
olmanın bile şükür sebebi sayılması gerektiğini bazen hatırlatıyoruz.
Kimsenin hasta olmasını, nefes almakta güçlük çekmesini,
solunum güçlüğü olmasa da yalnız ve zor geçen karantina sürecinin travmatik
etkisine maruz kalmasını istemiyoruz.
Günlük değerlendirmelerimiz sırasında olumsuz bir gelişme
olduğunda ya da yoğun bakım ihtiyacınız doğduğunda, bunu izah ederken oluşan
endişeli bakışlara üzülüyoruz.
Aynı aileden birkaç kişi hastalık nedeniyle yatarken, yoğun
bakımda takip ettiğimiz ve her gün vizit sırasında sorulan yakınlarının artık
hayatta olmadığını, Covid mücadelesini kaybettiğini söylemekte zorlanıyoruz.
Servisteki takibimiz sırasında, destek tedavisine rağmen
yanıt alamadığımız ve saatler içinde genel durumu bozulan hastalarımızın
yakınlarına bunu ifade ederken ki durumun bizleri de üzdüğünü, hastalığın
ilerleyişini durduramayabileceğimizi ve hastanın tedaviye verdiği yanıtın
istediğimiz gibi olmadığını anlatırken hissettiklerinizi ve hissettiklerimizi
de sadece bizler biliyoruz.
Ne yazık ki hala, konuşmaya başladığında maskesini çenesinin
altına indirenleri görüyoruz. Konuşmanın da, gülme, öksürme ve bağırma gibi
fazla sayıda virüsün yayılımına neden olabilecek bir eylem olduğunu aylardır
anlatıyoruz. Belki refleks, belki cehalet, belki de düşüncesiz bir hareket
fakat artık en basit korunma şeklinde bile hatalar olduğunu görünce konunun
yeterince anlaşılamamış olduğunu fark ediyoruz.
Nasıl başladığı ve nasıl yayıldığı konusunda herkesin farklı
fikirleri olabileceği kabul edilebilirken, korunma konusunda uygulanacak
olanlar açık, net ve bilimsel veriler olup, 7 aydır bu mücadelenin cephe
kısmında bulunanlar olarak tartışılacak bir tarafını göremiyoruz.
Şunu iyi biliyoruz; hasta olunca herkes çektiği sıkıntıyı
biliyor, sevdiklerini kaybedenlerin yürekleri sızlıyor yani ateş düştüğü yeri
yakıyor. Önlem anlam varken direnç göstermek niye? Tedbir aldıktan sonra
olacaklar bizim kontrolümüzde elbette değilken, hiç olmazsa elimizden geleni
yapmış olalım.
Güzel günler dileğiyle.
Sağlıcakla kalın.