Tüberküloz yani verem hastalığı ülkemizde maalesef halen
görülmekte olan bir hastalık olup bulaştırıcılığı olduğu için toplumsal
sorumluluk isteyen bir hastalıktır. Tüberküloza yakalanan bir kişi bu hastalığı
toplumsal bir hastalık gibi görebilmesi için hastalığı hakkında yeterli bilgiye
sahip olması gerekir. Bir tüberküloz hastalığının tanısını koyana kadar hasta
zaten aynı ortamda yaşayıp aynı havayı soluyan kişileri mikropla tanıştırmış
olur. Vücudun mikropla tanışık olması kişinin hasta olduğunu göstermez. Sadece
bağışıklık durumu baskılandığı takdirde bu mikroplar vücudun savunma
hücrelerini yenik duruma düşürerek hastalığın ortaya çıkmasına sebep olur. Tüberküloz tanısı alan bir kişi en azından
tanısı konulduktan sonra bulaştırıcılığı kaybolana kadar kendini izole etmesi
gerekir. Ancak bulaştırıcılığın kullandığı eşyalardan tabak çanaktan
geçmeyeceğini de bilmelidir.
DOĞRUDAN GÖZETİMLİ
TEDAVİ NEDİR?
Tüberküloz hastaları nerdeyse bir avuç ilaç içerler üstelik
bu ilaçların hepsini birlikte ve aç olarak almalarını isteriz. Bu durumda
hastalarda ilaca karşı bir isteksizlik oluşabileceği gibi ilaçların mide ve
karaciğere yan etkileri de görülebilir. Maalesef bu ilaçların iğne formu yoktur
ve bu kadar fazla ilaç olmasının sebebi ise 4 farklı ilacın etki ettiği akciğer
içi farklı ortamlarda farklı durumda bulunan basillerin olmasıdır. Hastalar ilaçlarını içmekte zorlandıkları
zaman gün atladıklarında ya da eksik doz ilaç aldıklarında hastalığı tedavi
etmemiz mümkün olmadığı gibi tedavi edildi gibi gözüken hastalığın sonradan
tekrarladığını görürüz. İşte bu yüzden Sağlık Bakanlığının bir uygulamasıdır
doğrudan gözetimli tedavi şekli.
İlaç içiminin münkünse bir doktor ya da hemşire gözetimi
altında verilmesini isteriz. Bu mümkün olmayacaksa bir hasta yakınını da bu
işte görevlendirebiliriz. Bazen ilaçları tolere etmek zor olabilir. Mide
bulantısı kusma olabilir. Böyle durumlarda karaciğer toksisitesi gelişmiş olma
ihtimali üzerine kan tahlili yapılır. Eğer anlamlı karaciğer toksisitesi
geliştiyse ilaçlara bir müddet ara verilir ya da toksisite gelişmediği halde
tolerasyonda güçlük çekerse yatırılarak da tedavisine devam edilebilinir.
TÜBERKÜLOZ GEÇİREN
HASTALARIN YAKINLARI
Tüberküloz tanısı almış bir hastayla aynı odada uzunca bir
süre vakit geçiren kişiler akciğer filmi çekilerek hastalık onlara da bulaştımı
diye bakılır. Eğer ortada hastalık yoksa ilk 2 yıl tüberküloz geçirme riski
olacağı için öksürük kilo kaybı, iştahsızlık, gece terlemesi gibi şikayetler
olduğunda doktora başvurmasını isteriz. Çocuk ve gençlere basil bulaşı oldu mu
diye PPD testi yaparız. Pozitif olması yakın zamanda basille karşılaşmış
olduğunu gösterir ki bu da yaş 35’in altında olanlarda koruyucu tedaviye
alınması gerektiğinin göstergesidir. Tüberküloz tedavisine başladıktan sonra
balgamdaki basil yoğunluğuna göre bulaştırıcılığın 1 hafta 10 gün arasında
azalmasını ve kaybolmasını bekleriz. Aylık balgam tahlillerinde basil aranması
rutin tetkikimizdir ve basili tamamen ortadan kaldıramadığımız durumlarda
kullandığımız ilaçlara dirençli basille hastalığın oluşmuş olabileceği düşünülür.
İşte ilaçlara dirençli bir tüberkülozla karşı karşıyaysak bu hastaların tedavileri
daha özel merkezlerde yapılır ki bunların tedavileri daha meşakkatlidir.