Bunu aslında ben söylemiyorum bunu nörobilimciler söylüyor.
Beynimizi çok yüksek işlevli bir bilgisayar gibi düşünürsek aslında beyin
gücümüzün sadece % 5’lik gibi bir kısmını kullanıyoruz. Bu %5’lik kısmıyla da
şimdiye kadar bildiğimiz öğrendiğimiz ve günlük hayatımızdaki tekrarlayan
işlerimizi yapıyoruz. Beyninizi bir nöron (sinir hücresi) ağı gibi düşünün ve
her bir nöron hücresi birbiri ile ağ şeklindeki birçok dallarla bağlantı
halindedir. İşte bu bağlantılar sayesinde bilgi akışı olur. Bu bilgi akışının
kuvvet derecesini kavrayabilmek için size şöyle bir örnek vereyim. Aralarında bir
milyondan fazla bağlantının olduğu yaklaşık 100 bin nöron bir kum tanesinin
hacmine sahiptir. Yine daha iyi algılamanız için belirteyim bir sinir
hücresinin 40 bin diğer sinir hücresi ile bağlantılı olduğunu ve saniyede 100
bin bit (bir bilgisayarın işleyebileceği en küçük veri parçası) bilgi
işlediğini düşünürsek bu 100 bin bilgi bu hücrenin bağlı olduğu diğer 40
bin nöron hücresi ile paylaşılacaktır.
KAÇINI AKTİF TUTABİLİYORUZ?
Şimdi soruyorum size bu nöron hücrelerinin kaçını aktif
tutabiliyoruz dersiniz? Bir konu üzerine eğilirseniz o nöron hücrelerinin sinaptik
ağ dediğimiz kollarını daha dallı budaklı hale getirir ve diğer nöron
hücrelerine aktarırsınız. Kullanılmayan nöron hücrelerini de budanmış bir
ağaç gibi iletişim ağlarını köreltebilirsiniz. İşte bu mekanizmayı iyi yönde
olumlu yönde kullanırsanız daima yenilikçi açılımcı ruha sahip olabilirsiniz ve
sadece düşünme gücüyle bile nöron ağlarınızı daha aktif hale getirebilirsiniz.
Bu şekilde olumlu düşüncelerinizi bedeninize yansıtıp bedeninizden her
türlü olumlu yanıtı alabilirsiniz.
ÇAĞIN HASTALIĞI ALZHEİMER
Diyebilirim ki başarılı olan herkes işte bu işlevliği çok
yüksek olan beyinlerini, aktif hale getirebilen kişilerdir. Çağımızın hastalığı
olan Alzheimer da nöron ağlarını aktifleştiremeyen hep budanmış nöronlarla
kalan kişilerin hastalığıdır