11 Mart'ta yayınlanan ilk vaka bildirimi ile ‘Korona virüsü ülkemize de geldi’ dediğimizde acaba bunun öncesi yok muydu? Zaman geçtikçe sağlıkçılar olarak artık ister istemez bunu düşünmeye başladık. Eğer bu virüsün kaynağı Çin'se, 2 aydır Çin'den birçok ülkeye yayılan bu virüs nasıl oldu da yurt dışı uçuşlarımızın yasak olmadığı bir dönemde bize daha önce ulaşmadı? Bu durum bana ister istemez ‘acaba’ dedirtiyor. Yüzde 80’nin asemptomatik yani şikayetlerin belirgin ortaya çıkmadan taşıyıcı olunduğu bir virüs hastalığında, Çin'de görüldüğü dönemde neden bizde görülmemiş olsun ki?

VİRAL ENFEKSİYON DEDİK

“Poliklinikte aralık-ocak ayında sıkça gördüğümüz gribal enfeksiyon ve sonrasında uzayan öksürükler ve akabinde gelişen nefes darlığı... Kim diyebilir ki bu gribal enfeksiyon korona değildi diye. Viral pnömoni diye yoğun bakıma yatırdığımız yaşlı ve ek hastalıkları olduğu için hızla akciğere yayılan ve ölen hastalarımız olmamış mıydı? Peki şimdi düşünüyorum da bu vakalar acaba korona mıydı? Eğer ölüm oranı yüzde 2 ise ve yüzde 80’ni asemptomatik ise ve ölen vakalar yaşlı ek hastalığı olan kişilerse kim diyebilir ki bu vakalar korona değil. O zamanlar bir korona virüsünden haberdar değildik ama bu hastalarında viral enfeksiyon olduğunu biliyorduk.”

VİRÜSLER MUTASYONA UĞRAYABİLİR

“Şimdi ise bir bilinmezi gün ışığına çıkarmaya çalışıyoruz ve artık kovid-19 hastalığının hangi evrelerde seyrettiğini tomografik bulgularla ortaya koyduk, öyle ki torax derneği hastalıkla ilgili bir bülten bile hazırladı. Virüsler dış ortamda mutasyona uğrayabilir, belki de bu saate kadar böyle bir mutasyon geçirip o dönemlerden daha bulaştırıcı bir özellik kazanmış olabilir. Artık bilmemiz gereken bir şey var ki birçok kişi bu virüsle bir şekilde enfekte olacak ve bağışıklık sistemi güçlü olan kişiler bu hastalığı yenerken yaşlı ve ek hastalığı olanlar hastalığa yenik düşecektir.”