Sözlükte “bilmek, tanımak, ikrar etmek”, ismim olarak
”bilgi” anlamına gelen marifet kelimesi, ilimle eş anlamlı gibi kullanılmakla
birlikte aralarında bazı farklılıklar vardır.
İlim tümel ve genel nitelikteki bilgileri, marifet ise özel
ve ayrıntılı bilgileri ifade eder.
İlimin karşıtı cehalet, marifetin karşılığı inkardır.
Bir buluttan yeryüzüne su damlalarını yağdırdığını söylemek
ilimdir. Buluttan yeryüzüne yağan şeyin hakikatte su değil, rahmet olduğunu
söylemek irfandır.
Kavramlarla kavga olmaz diye bir söz vardır. Bunu kavramlar
tartışılmaz diye de anlayabiliriz. Düşüncenin doğruluğunu tartışmak ise ayrı
bir şey.
Tasavvufta ilmin en yüksek noktası anlamında kullanılan
irfan da böyle bir kavramdır. İlim irfan sahibi denildiğinde, hem ilmi hem de
bu ilmi yaşarken oluşan tecrübesi ve ahlaki davranışları olan insan anlaşılır.
İlim sahibi oluyoruz da bazen irfan sahibi olamıyoruz. İlmi
elde ettiğimizde irfan sahibi de olduğumuzu sanıyoruz çoğu zaman. Oysa ilim var
olan bir bilgi iken; irfan bu bilginin anlaşılması ve hayata yansıtılmasıdır.
Yıllarımız okullarda geçiyor, okullar bitse de pek çok kaynaktan okumaya devam
ediyoruz. Gazeteler, dergiler veya sanal yayınlar. Liste uzasa da almış
olduğumuz bilgilerin ne kadarını özümsüyoruz?
Sadece okudum anlamlandırdım ve irfan sahibi oldum demek de
yetmez. Bilgiyi paylaşmalıyız. İnsanlığın hizmetine sunulmuş, yani paylaşılmış
bilgi kartopu gibidir. Büyüyerek devam eder. Etkilerini gördükçe bizimde
hayranlığımız artacaktır.
Okumak bilgilenmek farkındalığımızı artırır. Bunun yanında
anlam kazanıyorsa, hayatımıza yansımıyorsa bir şeyleri sorgulamanın tam da
sırası. Nerede eksik olduğunu düşünmeliyiz.
İlim ve irfanın hayatımızdan eksik olmaması dileğiyle!