Milli takımımızın Avrupa Şampiyonası’nda başlayan düşüşü,
hızla devam etmektedir. Dünya Kupası Avrupa Elemeleri’nde hem oyun olarak hem
sonuç olarak skandal yaşadığımızı söyleyebilirim.
Başlıkta yazdığım gibi zor dostum zor…
Bu kadroyla, bu savunmayla, bu anlayışla zor.
İlk 45 dakikada tek bir olumlu hareket yok. Şut yok. Pas
yok. Atak yok. Savunma yok. Mücadele yok. Ancak gol çok. 40’dan sonra Çağlar da
yok.
Özellikle savunmadaki oyuncuların çok kötü oynadığı ilk
yarıda Hollanda yüzde 70’e yüzde 30’luk topa sahip olma oranını yakaladı. Ve bu
dakikalar Hollanda’nın atak üstünlüğüyle geçildi. Skor üstünlüğünün yanı sıra olumlu
hareketlerin tamamı Hollanda’da idi.
Sadece bu maç için değil, gelecek maçlar için de umudumuz
kırıldı. Oyunun ilk bölümünde oyunu çok geride kabul ettik. Rakibe geniş
alanlar bıraktık. Onların oynamasına müsaade ettik. Karşınızda Hollanda gibi
bir takım var. Top oynamasına fırsat verirseniz sonuç hüsran olur. Nitekim de
öyle oldu.
İkinci yarıda skor avantajı dolayısıyla Hollanda daha
rahat bir oyun oynadı. Bizim takım da ise değişen oyuncular dışında hiçbir
değişiklik yoktu.
Sonuçta sadece farklı skorla maçı kaybettik. Aynı zamanda
liderliği, avantajımızı, Şenol Güneş’i, hatta Milli takımımızı kaybettik. İnşallah
Uğurcan’ı kazanırız.
Takımlar arasındaki fark, ülkeler arasındaki anlayıştan
kaynaklanmaktadır. Bir tarafta hazır oyuncu hazır para mantığı varken, diğer
tarafta yıllardır üreten, başaran, çalışan, yaşatan bir anlayış var. Gençlere
önem vererek çıkış yapan Hollanda, sonucu da takdiri de hak ediyor. Efsane
futbolcuları Johan Cruyff’tan bu yana değişmeyen bir izanları var.