Kastamonu, Sinop, Bartın ve ilçeleri sele teslim olmuş. Kaybettiğimiz canlarımızın sayısını dahi bilemiyoruz! Bölgede günlerdir elektrik, su yok.

Cumhurbaşkanı şunu söylüyor;

“Bundan sonra düz köprü yapmak yok. Kemerli köprüler yapacağız. Ecdadımız da öyle yapmıştı!”

Olur Hacı olur, ecdadımız çarık giyerdi, biz neden giymiyoruz ki?

CB’nın dediklerini bir kelime ile özetlersek, buna sadece zavallılık diyebiliriz.

Bilimin, teknolojinin, aklın, planlamanın, uzmanlaşmanın olduğu bu dönemde, devleti yönetenler dedikodu ile iş yapmaya kalkarsa, kim başka bir kelime kullanabilir ki!

Sel felaketi olur yanıt hazır; “Son zamanların en yoğun yağışıydı. Kredi ve erteleme yapacağız!”

Arkadan, Türk Milletine IBAN. Boğulan vatandaş, para istenen yine vatandaş!

Ormanlar yanar, makamı Bakan olan sepet; Uçağımız, yok der!

Patronu, yalan söyle diye emir verir, ertesi gün aynı adam aynı ağız, “bizim uçak filomuz çok güçlüdür” der!

İşte zavallılık budur!

Yandaş televizyonda, önceden hazırlanmış sorulara bile promptırdan cevap vermeye çalışan bir CB ve ona suflörlük yapmaya kalkan gazeteci Abdülkadir Mezarlıkağacı! Tam bir zavallılık örneği!

Bademlerin her işleri böyle!

Dokundukları dalı kurutuyorlar. Zücaciye dükkanına girmiş fil gibi, bir kuyruğuyla, bir hortumuyla, bir poposuyla, daha önce yapılmış ne varsa yıkıp viran ediyor…

Ekonomide öyle, hukukta öyle, Suriyeliler de öyle, Afganlılarda öyle!

20 yıldır, Laik Cumhuriyeti yıkmak için ellerinden geleni yaptılar, Eşbaşkan oldular vatanı sattılar, insanları din ile aldattılar.

Türk Milletini ayrıştırmaya çalıştılar, başaramayınca ülkemizin demografik yapısını bozacak, ülkede kaos çıkaracak stratejik göç oyununun tetikçisi oldular. Tarikatlardan sonra, Türk Devletine mafyayı soktular.

Ahlakları, elleri, yüzleri pislik ve haram içinde leş gibi kokar oldular..

Muvaffak olamadılar! Kendileri yıkılacak ve çaldıkları, soydukları ile doldurdukları haram havuzunda boğulacaklar.

Bir tek Sedat Peker karşısında tir-tir titreyen Bademler, Türk Milleti ayağa kalkınca nereye kaçacaklar?

Bu 20 yılın bize öğrettiği önemli gerçek şudur;

İçimizde ne kadar çok hain biriktirmişiz? Bademler bu hainleri tanımamıza sebep oldu!

Atatürk’ün ordusunda Atatürk’e küfreden şerefsizleri ziyaret eden paşalar mı?

Cübbesine fermuar takıp, uyuşturucu baronlarıyla iş tutan, Yüksek Yargı mensubu mu?

Sahte dijital delil üretip, insanları yıllarca zindanda yatıran Polis mi?

Devletimizi, milletimizi dolandıran uluslararası pisliklere “Vatansever” diyen siyasetçiler mi?

Hepsini gördük ve kaydettik. DOĞRU Parti iktidarında, bunları Türk Yargısına verip, bir daha gelmemek üzere hayatımızdan çıkarıp atacağız.

Ne isimlerini, ne cisimlerini, ne resimlerini hatırlamayacağız bile!

Emperyal Devletlerin kölesi olmuş bölücüler ile şeriatçılar bir araya geldiler ve yıkamadılar ya, bundan sonra kimse yıkamaz.

Atatürk’ün dediği gibi;

Toroslardaki Yörük çadırında Çoban Ateşi yanıyorsa, korkmayın bizi yıkamazlar…