Amerika, (Siyonistler) 12 Eylül 1980’deki oyunundan sonra
ülkemizde iki film sahneye koydu. Senaryolar standart olduğu için, iki filmin
de konusu aynı idi!
Amerika, bölgemizdeki menfaatlerinin gerçekleşmesine hizmet
edecek ve “Federasyon Kovboyu veya Federasyon Eşbaşkan Kovboyu” olmayı kabul
edecek kişileri destekleyip işbaşına getirmek.
İlk senaryo bu idi!
5 Haziran 1977 Genel Seçimlerinde, Erbakan’ın adamı olarak
bilinen Nakşibendi Turgut Özal Milli Selamet Partisi İzmir Milletvekili adayı
olarak girdiği seçimi kazanamamıştı. (Bademlerin İzmir’e olan nefretin esas
nedeni budur)
ABD’nin talimatıyla, darbe yapan 5’li çetenin başı Kenan
Evren, Özal’a darbe hükümetinde “Başbakan Yardımcılığı” vererek ona iktidara
giden yolu açtı.
1983 yılında Özal Başbakan olmuştu! Yani, İzmirlinin
milletvekili seçmediği Özal, Evren tarafından Başbakan yapılmıştı. (İzmir bunu
hep yapıyor. Tayyip Erdoğan, AKP Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı olarak
Binali Yıldırım’ı göstermişti. İzmirli yine Bademi seçmedi. Sen misin seçmeyen!
Erdoğan, Davutoğlu’nu kovdu ve İzmirlinin Belediye Başkanlığına layık görmediği
Binali’yi Türkiye’ye Başbakan yaptı. Türk Milleti de, demokrasi tarihimizin en
zengin İKİNCİ Başbakanına sahip oldu! Birinci kim mi?)
Özal, Amerika’nın ve Kürtçü-Bölücülerin istediği, kendisinin
de kafasında olan “Federasyon” fikrini gerçekleştirmek için çok uğraştı!
Ne Semra Hanımın akçeli ilişkileri ne çocuklarının aniden
televizyon satın alacak kadar zenginleşmeleri, Özal’ın itibarını fazla
sarsmadı. Ama ne zamanki Türk Milleti, Özal’ın ülkenin bölünmesine yol açacak
federasyon isteğini anlayınca, oyları %40’lardan %21,75’e iniverdi.
Partisinin durumunu gören Özal kendisini Çankaya Köşküne
attı.
İlk ABD filmi, Özal’ın vefat etmesi sonucu, planlanandan
daha önce bitti!
İkinci Amerikan filmi gösterime girmeden evvel,
Erbakan-Çiller Hükümeti ile bir deneme yapıldı.
Baş rolde İhvan Genel Sekreteri Erbakan ve ABD Temsilcisi
Çiller vardı!
Fakat o zaman DYP Milletvekili olan bizler, Refahyol
Hükümetini TBMM’de devirdik ve planlarını kafalarına geçirdik. 28 Şubat
denince, Bademlerin dipleri yanmış gibi feryat etmelerinin sebebi budur…
İkinci senaryo, RTE Başbakan olmadan evvel ABD Oval Ofiste
güncellenmişti.
ABD bu kez işi sıkı tutmuştu. Ilımlı İslam, Dinlerarası
Diyalog aldatmacalarıyla senaryo desteklenmiş, Cemaat’in başı CİA tarafından
rehin alınmış, tarikatlar, ikinci Cumhuriyetçi liboşlar, Sorosçular, Bölücü
Kürtçüler, Hepimiz Ermeniyiz’ciler bir araya toplanmış ve uluslararası sıcak
para muslukları sonuna kadar açılmıştı. Türk Milleti sahte bir bolluğa
alıştırılmış ve kredi- kredi kartı oyunlarıyla boğazına kadar borçlandırılmaya
başlanmıştı.
Türk Ordusunun kahraman subayları, bilim insanları,
siyasetçiler, sahte dijital deliller yaratılarak hapse atıldılar. Seçim sistemi
ile oynandı ve YSK tarihinde olmamış rezillikler yaşandı.
Yargı, FETÖ’den sonra, tamamen AKP’nin emrine verildi.
Bu arada, reklam niyetine 15 Temmuz darbe girişimi
yaptırıldı ve AKP’nin tüm rakiplerini temizlemesi için gerekli ortam yaratıldı.
ABD, Erdoğan’ın gözü önünde Barzani’den sonra, Suriye’de YPG’ye Kürt Devletinin
ikinci parçasını da kurdurdu. Fakat bunlar ABD’yi tatmin etmiyordu. Aç gözlü
Kovboy, tamamını istiyordu!
Amerika, yanlış ata oynadığını sonunda anladı.
Çünkü, Eşbaşkan yaptığı kovboy, ata binemiyordu! En uysal
atı getirseler de, bindiği gibi tepeüstü düşüyordu. Gözü hep dışardaydı. Bir
Putin’e, bir Çin’e, bir AB’ye, bir İngiltere’ye göz kırpıp duruyordu!
Amerika, aynen Erdoğan gibi sadece kendisine biat edilmesini ister. Hele sizin bir açığınızı yakalarsa, sizi esir alır, kullanır ve işi bittiğinde de sizi yok eder. Saddam- Kaddafi vs gibi…
Büyük Atatürk’ün kurduğu Türk Devleti ve demokrasinin
hoşgörüsüyle bir yerlere gelip de, Atatürk’e küfreden zavallılara yine onun iki
deyişiyle seslenip yazıyı bağlayalım;
-Türk Askerine düşman olan, düşmanın askeri olur!
-İhanetin nedeni olmaz, fakat er geç ve mutlaka bedeli olur…
Anladın mı Badem?