Bademlerin siyaset tarzını bilmeyenler veya menfaatleri
gereği unutanlar şimdi haykırıyorlar; “Duydunuz mu? Erdoğan’ın çocukları
vakıfları aracılığıyla, İstanbul Belediyesi AKP’de iken belediye mülklerinin
üzerine çökmüşler, aynı yöntemle AKP’li diğer Belediyeleri soymuşlar ve elemanlarını
belediyeye yerleştirip, çalışmadan maaş almışlar! Vay be! Bu kadarı da olur
mu?”
Ne kadarı olur?
Örneğin, Milli Görüş lideri Erbakan döneminde, “Bosna’ya
Yardım” için toplanan milyonlarca dövizin, iç edilip parti yönetimi tarafından
şahsi işlerde kullanılması, olur mu? Yeter mi? Veya Avrupa’da, özellikle
Almanya’da çalışan Türk İşçilerini, Camilerde toplayıp “Yatırım Yapıyoruz,
Fabrika Kuruyoruz” diye gurbetçilerin dövizlerini almak ve sonra, ne yapalım
battık demek, olur mu?
Ya da, Almanya Deniz Feneri e.V adıyla “Asrın Yardım
Yolsuzluğunu” yapmak, paranın önemli kısmının AKP eliyle Kanal 7 televizyonunun
kurulmasında kullanılması olur mu? Seçimle işbaşına gelip, her ihaleden avanta
almak, kendi milletini soymak, paraları yurtdışına kaçırmak olur mu? Yeter mi?
Bademlerin hepsi aynı tornadan çıkmış kalaslar gibidir. İlk hırsızlıkları
“Cami Yaptırma Dernekleriyle başlar, sırasıyla belediyeler
ve hükümetlerine kadar gider. Siz istediğiniz kadar şaşırın, ayıplayın, bunlar
ne utanmazlarmış deyin, Bademlerin umurlarında olmaz. Suratlarına tükürseniz,
yarabbi şükür rahmet yağıyor, derler. Bu siyasi Şerefsizleri iktidardan
indirip, yargının önüne çıkarmadan, onlardan kurtulamazsınız. Bunu yapabilmek
için siyasetçinin geçmişi temiz olanını, haram yemeyenini, bilgili olanını,
cesur olanını, gerçekten yerli ve milli olanını, yani DOĞRU olanını bulup
seçmek zorundasınız. Yoksa bu siyasi şerefsizler, Türk Milletinin kökünü
kuruturlar, dönüp bakmazlar bile.
Bunlar su içmeden durabilirler, çalmadan duramazlar! Milletin
malını, parasını çalanlar, seçimlerde oy çalarlar mı? Üffff, sadece oyları
değil, sandıkları bile çalarlar…
SİYASİ CİNAYETLER
Önce Sayın Kılıçdaroğlu, hemen ardından ortağı Sayın
Akşener, “Siyasi Cinayetler” olabileceği yönünde duyum aldıklarını söylediler
ve haklı olarak siyasi iradenin başı olarak Erdoğan’ı suçladılar! Haksızlar mı?
Tamamen haklılar! Mafyanın devlete sokulduğu, FETÖ silahlı terör örgütü ile
ortaklık yapıldığı, SADAT’ın-Osmanlı Ocaklarının- Mafya elemanlarının-Suriyeli
katillerin- radikal dinci manyakların işbirliğinde olan bir iktidarın olduğu
ülkede, her şey olabilir!
Cumhuriyet Savcılığı da, uzun süren kış uykusundan uyanıp
iki Genel Başkanı çağırıp, duyumlarının kaynağını soracakmış. İşte bu noktada
biz devreye girip, iki Genel Başkana desteğimizi açıklıyoruz. Savcılık
kendisine gönderilen Kılıçdaroğlu mektubu ile yetinmeyip çağrısını
yineleyecektir. Merkez Bankasına giden Kılıçdaroğlu elbette ki Savcılığa da
gidecektir. Giderken yanlarında Davutoğlu’nu “Canlı Şahit” olarak götürsünler.
Davutoğlu, AKP döneminde yapılan tüm kanunsuz işleri çok iyi
bilecek makamlarda bulundu. “Ben görmedim, duymadım” derse inanmayın ve lütfen
beni davet edin. Ben sorayım, o mutlaka yanıt verir! Örneğin Türk Milleti,
Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı sırasında, makam odasında yapılan bir
toplantıdaki konuşmaları kapsayan bir ses bandı dinledi; Davutoğlu, Hakan
Fidan, Hulusi Akar ve Feridun Sinirlioğlu konuşuyordu! Konu Suriye’ye girilmesi
idi!
Fidan; “O iş bende. Karşıdan 5-6 füze attırırım Türkiye’ye,
hoop ordayız” diyordu! Kim bu Fidan? Türk İstihbarat Kuruluşunun başındaki
kişi! 7 Haziran 2015 seçimlerini AKP tek başına iktidar olmayı kaybetti!
7 Haziran-1 Kasım arasında Davutoğlu, Anayasayı çiğneme
pahasına, değme dansözleri kıskandıracak derecedeki kıvırtmaları ve “İstikşafi
Görüşmeler” adıyla, Kılıçdaroğlu’nun hükümeti kurmak için görevlendirilmesine
engel oldu. Bu zaman diliminde ülkede çok sayıda “Siyasi Cinayet” işlendi!
Suruç’ta 33 vatandaşımız katledildi! Ankara Gar Meydanında 103 insanımızın cesetlerinin
parçaları torbalarla toplandı. Siyasi Sorumlu Davutoğlu, İdari sorumlu Emniyet
Müdürüne soruşturma açılmasını engellediği gibi adamı AKP’den Milletvekili
yaptı…
Sözün özü, Davutoğlu bu işleri bilir. Savcı size sorduğunda,
siz sözü Davutoğlu’na bırakın, rahat ederseniz? Amma Savcı size şunu sorarsa;
“Sayın Genel Başkanlar, madem Davutoğlu’nu tanıyorsunuz, şimdi neden ortaklık
yapıyorsunuz?” İşte o zaman, duymamazlıktan gelin ve oradan kaçın, yoksa plan
ortaya çıkar…
Sağlık ve başarı dileklerimle…