Bir günde 152.000 (Yüz elli iki bin) kişi işinden ihraç edildi.
(Yargı kararı olmadan) İşinden atılanlar Kod 36 ve Kod 37 diye fişlenerek, ömür
boyu açlığa mahkum edildiler. KHK’lıların kendileriyle birlikte eş-çocuk ve
yakınları fişlendi ve cezalandırıldı. Şu an 17.000 (On yedi bin) KADIN, 864’ü
BEBEK olmak üzere 3.000 (Üç bin) çocuk cezaevinde! KHK’lıların Türkiye’de
çalışmalarına izin verilmiyor. Pasaportlarına el konmuş, yurtdışına çıkmaları
yasak. El konulan pasaport sayısı; 234.419 (İki yüz otuz dört bin dört yüz on
dokuz) 10.549 (On bin beş yüz kırk dokuz) akademisyen, akademik sistemin dışına
itildi.
701 Sayılı KHK ile OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kuruldu. Bu
komisyon tamamen hukuksuzdur. Geçmişte kurulan “Tahkikat Komisyonu” ne ise, bu
da aynısıdır. OHAL kapsamında KHK ile toplam 131.922 (Yüz otuz bir bin dokuz
yüz yirmi iki) tedbir işlemi gerçekleştirilmiştir. Bunlar; 125.678 (Yüz yirmi
beş bin altı yüz yetmiş sekiz) kamu görevinden çıkarma. 3.213 (Üç bin iki yüz
on üç) rütbe sökme 270 (İki yüz yetmiş) yurtdışı öğrencilikle ilişiği kesme.
2.761 (İki bin yedi yüz altmış bir) kurum ve kuruluş kapatma.
Kişilerin bir KHK ile, kamu görevinden temelli olarak
çıkarılması ve olağanüstü hal sona erdikten sonra kararnamenin etkisini hala
sürdürmesi açıkça hukuka aykırıdır. Hukuk devletinde, hiç kimse mahkeme kararı
olmadan haklarından yoksun kılınamaz. OHAL döneminde alınan kararlar geçici
olmak zorundadır. KHK’lıların istedikleri; Hukuk önünde, adil olarak
yargılanmak. Yargılama sonucu, beraat edenlere tüm haklarının iade edilmesi ve
işlerine dönmek. İade-i İtibar ve usulsüz işlem yapanların tamamının
yargılanması… Son ABD seyahati gösterdi ki, ülkemizde bir dediği iki edilmeyen
tek kişi Först Leydi Emine Erdoğan’dır!
O zaman biz de ona seslenelim; Emine Hanım, siz anasınız! Küçük
oğlunuz, ehliyetsiz olarak trafik kazası yapıp Sevim Tanürek’in ölümüne sebep
olduğunda, bir gün bile hapiste yatmadan İngiltere’ye gönderildiğinde ne kadar
üzülmüştünüz, ağlamıştınız hatırlar
mısınız? Sayın First Leydi; Burak oğlunuzu bir ana doğurdu da, halen
hapishanede olan 864’ü henüz bebek toplam 3.000 (ÜÇ BİN) çocuğu analar
doğurmadı mı? Onlar için üzülmüyor musunuz? Çocukların feryatları Saray
duvarlarından geçip, kulağına gelmiyor mu?
Size iki örnek daha vereyim Sayın Först Leydi; Fethullah
Gülen’in “Bu referandumda ölüleriniz bile oy kullansın” dediği yüksek yargıyı
tamamen FETÖ’ya teslim eden referandum sonrası; Bu emri veren Başbakan, emri
alan Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve altında görev yapan Adalet Bakanlığı müsteşarları
FETÖ’cü değil de, hapishane atılan çocuklar ve anaları mı FETÖ’cü?
Fatih Üniversitesinde ders verdikleri için işten atılan
akademisyenler, çocuğunu bu okula verdiği için işinden olan veliler FETÖ’cü de,
Saray İletişim Başkanı Fahrettin Altun FETÖ’cü değil mi? Kendisi, özgeçmişinde
saklıyor ama, Fatih Üniversitesinde yıllarca hocalık yapmış! (Asistant
Professor of Sociology-Fatih Üniversitesi Office B-427)
Sayın Först Leydi; biz başkaları gibi sizin pahalı yüzükler,
binlerce avroluk çantalar taşımanıza takık değiliz. Kazanmışsınız ki
harcıyorsunuz, takıyorsunuz der geçeriz. Ama siz bunları gururla takarken,
hapishanede zorlukla beslenen bebekler, sizin vicdanınızı acıtmıyor mu? Hadi
lütfen eşiniz Beyefendiye talimat verin, hapisteki bebeleri, çocukları,
kadınları, askeri öğrencileri salsın.
Gerisini bize bırakın. DOĞRU Parti İktidarında hesap sormak
dahil tüm hukuksuzlukların hesabını sorar, hallederiz Först Leydimiz. Sağlık ve başarı dileklerimle…