Siyaset mertlik ve
doğruluk sanatıdır. Doğru ve mert olan bir siyasetçi kendisini seçen milletine
asla yalan söylemez. Fakat amacı kendisinin veya bir grubun çıkarı için siyaset
yapmaksa, yalan da söyler, yolsuzluk da yapar! Siyasetçi, kendi partisinden
birinin veya birilerinin yolsuzluk yaptığını görür ve yapanın yargıya
götürülmemesi için Genel Merkez baskısına boyun eğerse, o da suç ortağı olur!
Çünkü çalınan para ve kaynakların sahibi Türk milletidir.
AKP-FETÖ kavgasından
sonra 17/25 Aralık 2013’te tarihin en büyük yolsuzluk olayı patlamıştı! Reza
Zarrab, bakan çocukları, banka genel müdürü, iş adamları savcılıkça gözaltına
alındılar ve mahkeme tutuklanmalarına karar verdi. 61’inci Hükümet Başbakanı
Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu idi.
Erdoğan, savcıları-yargıçları değiştirdi! Tutuklananlar tahliye edildi.
Mahkemece el konulan paralar için tutuklananlar, “Bu paralar bizim değil, polis
koymuş” dediler ama tahliye edildiklerinde faiziyle birlikte utanmadan geri
aldılar.
Daha sonra 62’nci
Hükümet kuruldu ve başbakanlığa Davutoğlu, başbakan yardımcılığına Babacan
getirildi. Yolsuzluk iddialarında adı geçen ve halen ABD’de yargılanmakta olan
Halkbank, Ali Babacan’a bağlı idi!
AKP, her yolsuzluk
olayında yaptığı gibi, bu işi mümkün olduğu kadar uzattı. TBMM’de 4 bakanın
Yüce Divan’a sevk edilmesi için oylama yapıldı. Sözcü gazetesindeki habere
göre, oylamadan bir gece önce Erdoğan’a giden 4 bakan şunları söyledi;
-Biz Yüce Divan’a
gidersek, peşimizden Bilal Erdoğan da gelir. Bizler sizin haberiniz olmadan
hiçbir iş yapmadık.
-Yüce Divan’a esas
gitmesi gereken Binali Yıldırım’dır. Onun adı neden yok?
20 Ocak 2015’te
TBMM’de yapılan oylamada, Erdoğan’a yapılan tehdidin tuttuğu görüldü. Bakanlar
Yüce Divan’a sevk edilmedi! Oylama sırasında Davutoğlu yurtdışına gitti, Yalçın
Akdoğan Davutoğlu’na vekaleten 4 bakanı aklayan oyu kullandı! Babacan da parti
kararına uyarak oy kullandı. 17/25 Aralık 2013’ün üzerinde 8 yıl geçtiği için
bu hatırlatmaları yaptık.
Şimdi söz Davutoğlu
ve Babacan’da! Eğer bu ikilinin geçmişlerinde sakladıkları bir çöpleri yoksa,
suça bulaşmadılarsa, dedikleri gibi dürüst ve mert kişilerse, Türk milletine
bir parça saygıları kaldıysa, doğruları açıklamak zorundadırlar. Kim hırsız,
kim yolsuzluk yapmış, kim rüşvete bulaşmış bizler bilmek istiyoruz.
Son olarak, bu iki
eski AKP’liye birer soru soralım ve yanıt bekleyelim: Davutoğlu; Başbakanlıktan
ayrılırken “Örtülü Ödenekten” yüklü bir tutar aldınız mı? Babacan; Halkbank
sizin sorumluluğunuzda olan bir banka idi. Halk Bankası, bakan arkadaşlarınız
tarafından soyulurken sizin haberiniz olmadı mı?
Sorular ne kadar
açık, kolay ve basit değil mi? Hadi açıklayın! Sağlık ve başarı dileklerimle…