SON DAKİKA
SON DAKİKA


Peygamberimiz,uyarıcı ve müjdeleyicidir
23.10.2020

“De ki; ben kendime Allah’ın dilediğinden başka ne bir fayda ne de bir zarar verme gücüne sahip değilim. Eğer gaybı bilseydim, iyiyi çoğaltırdım ve bana kötülük dokunmazdı. Ben, sadece inanan bir kavim için bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim.” (A’raf,188)

                Bu ayet, İslam dininin temel prensiplerinden birkaçına esas teşkil etmektedir. Bu ayete derinlemesine bakıldığında ve detaylı bir şekilde ele alındığında şu esasların çıkartılması mümkündür.

             Yüce Allah bu fermanıyla, insanları şirkten temizlemeye çalışmaktadır. Tevhid akidesini tahrip edecek ve inancın bütünlüğünü ve doğru yolunu tıkayacak ve bozacak olan şirkin önemli bir yönünü dile getirmektedir…

           Bazı insanlar peygamberlerine veya şeyhlerine,ya da önderlerine kutsallık atfederler. Onların sihirli bir değnek gibi dünyayı değiştireceğine inanırlar. Bu kişiler ölmüş olsalar bile, onun mezarına gidip, onu vasıta kılarak Allah’a yalvarırlar. Bu durum İslam’ın doğrudan Allah’tan dilekte bulunabileceği ilkesini yaralamaktadır…

          Diğer taraftan bu tür davranış, Yüce Allah’ın selahiyet alanı ile, insanın selahiyet alanını birbirine karıştırmaktadır. Bir insan peygamber bile olsa, yapamayacağı bazı işler vardır. Bazı meselelerde yetersiz kalacağı inancını beslemek zorundadır…

         Kuran öncesi toplumlarda, bazıları bazı insanlara kutsallık vermiş, hatta ilahlık atfedecek kadar ileri gitmişlerdir. Bunların en tipik örneği, Yahudilerin Uzeyr’e, Hristiyanların Hz. İsa’ya atfettikleri tanrılık özelliğidir. Bazen de Firavun gibi kişiler, kendilerini halklarına tanrı olarak takdim etmeye çalışmış ve halkı buna zorlamışlardır…

       İşte Kur’an, insanların insanları putlaştırmak suretiyle, sebep oldukları şirki ortadan kaldırmak için gönderilmiştir. Başka bir ifadeyle, Kuran’ın gönderilmesindeki bir neden de budur. Kur’an, ayetin birinci bölümünde yer alan şu ifade ile, bir beşerin kutsallaştırılamayacağına  ve onun her şeyin üstesinden gelemeyeceğine ışık tutmaktadır. Ayetin birinci bölümü şöyledir: “De ki, ben kendime, Allah’ın dilediğinden başka ne bir fayda ne de bir zarar verme gücüne sahip değilim.”

       Demek ki, yeryüzünde Yüce Allah dilemedikçe hiçbir şey olmaz. Bir peygamber bile kendine fayda temin edemez, zarar da dokunduramaz. Bu konuda hiçbir güce sahip değildir. Yüce Allah, bu ilkeyi insanlara ilan etmesini Hz. Peygamberden bizzat istemektedir. Ayetin bu kısmından anlıyoruz ki, fayda ve zarar vermede kendisine malık olmayan, yani bir güce sahip olmayan bir peygamber kutsallaştırılamaz. Yüce Allah’ın kudretinde olan bir şeyin yapılması ondan beklenemez…

             (Devamı haftaya…)

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap