SON DAKİKA
SON DAKİKA


Eşeği ile birlikte heykeli dikilen devlet memuru olur mu?
8.03.2019

Bu yaşanmış olayı belki de ilk kez okuyacaksınız…

Okuyunca hem şaşırdım hem gurur duydum hem de duygulandım…

Bir kütüphaneci devlet memurunun  tayini çıktığı  bir ilçede  kendi görevi dışında üzerinde  hiç bir sorumluluk yokken  milletinin “AYDINLANMA” adına yaptığı olağanüstü  hizmetlerle bakın nasıl gönüllerin adamı oldu…

Olurken de valilik tarafından bakın nasıl emekli edildi..

Yaşamını kaybedince de halkı tarafından ders olsun diye eşeği ile birlikte bakın nasıl anıtı dikildi…

Gelin okuyalım… 

Yıl 1943…

Genç Mustafa’nın tayini Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi’ne çıkar.

Bizimki kütüphanede heyecanla okurları bekler; bir gün olur, beş gün olur, ne gelen var, ne giden…

Sokakta bulduklarıyla konuşur, herkese anlatır:

“Bakın kütüphane bomboş, gelin kitap okuyun.”

Gelen giden olmaz.

Amirlerine durumu bildirir.

– Kardeşim otur oturduğun yerde, maaşını düzenli alıyonmu, almıyon mu?

– Alıyorum.

– Eee, o zaman ne karıştırıyon ortalığı, gelen giden olsa maaşın mı artacak? Başına daha fazla bela alacan, o kütüphaneye yıllardır kimse gelmez zaten…

23 yaşındaki genç memur “Ne yapayım, ne yapayım?” diye düşünür durur.

Sonunda aklına bir fikir gelir, eşine açar.

Eşi önce “Deli misin bey?” der ama kocasının “bir şeyler üretme, işe yarama çabası” nın en yakın tanığı olduğu için kabullenmek durumunda kalır.

 

Bizim taze memur üst makama bir yazı yazar.

O bıyıklı, kravatlı, asık yüzlü, sigara kokan, arkalarındaki Atatürk resminden utanmayan ama ülkesine gram faydası da olmayan bürokratları zorlukla ikna eder ve bir eşek alır, iki tane de sandık yaptırır.

Sandıklara kalınlığına göre 180-200 kitap sığar.

Kitapları eşeğe yükler ve köy köy gezmeye başlar. Kütüphaneye de bir yazı asar:

“Sadece pazartesi ve cuma günleri açığız…”

Köydeki çocuklar şaşırır. Eşeğe bir sürü kitap yüklemiş bir amca, bedava kitap dağıtıyor…

Kütüphaneci Mustafa, minik ellere birer kitap tutuşturur; “Bunları okuyun, aranızda da değişin. On beş gün sonra gelip alacağım. Aman yıpratmayın, diğer köylerdeki arkadaşlarınız da okuyacak” der. 

Mustafa artık Ürgüp’teki kütüphanede bir iki gün durmakta, diğer günler eşeği Yüksel‘le köy köy gezmektedir. Köylerdeki çocuklar “Eşekli Kütüphaneci”yi her seferinde alkışlarla karşılar.

Kalpleri küt küt atar heyecandan, sevinç içinde yeni kitapları bekler.

Mustafa Amca’nın ünü etrafa yayılır.

Diğer devlet memurları makam odalarında sıcak sıcak oturup iş yapmazken Mustafa aldığı maaşı, eşeği Yüksel yediği yemi sonuna kadar hak etmektedir.

Zamanla insanlar kütüphaneye de gelmeye başlar.

 

Mustafa bakar ki kütüphaneye kadınlar hiç gelmiyor.

Zenith ve Singer’e birer mektup yazar:

– Bana dikiş makinesi yollayın, firmanızın adını kütüphanenin girişine kocaman yazayım.

 Zenith dokuz tane, Singer bir tane dikiş makinesi yollar.

Salı günlerini “kadınlar günü” yapar.

Kumaşı alan kadın kütüphaneye koşar.

On makine yetmediği için sıra oluşur.

İdealist memur, kadınların eline birer kitap verir, beklerken okusunlar diye.

Okuma-yazma oranının düşüklüğünü görünce halkevinde okuma-yazma kursu açar.

Halıcılık kursları başlatır, bölgede halıcılığı canlandırır. 

Devlet ödüllendirmesi gereken devlet memuruna bakın ne yapar?

Başına bakın ne gelir?

Ah benim ülkem ahhh!..

Devletin Valisi Mustafa Güzelgöz hakkında dava açar..

Neden mi?

“Kendi görev tanımı dışında davranıyor”

50 yaşına gelen Kütüphaneci Mustafa Bey, baskıyla emekli edilir.

Güler misin ağlar mısın!.. 

Ama o devlet memuru Mustafa Güzelgöz, köylüler arasında efsane olur.

Büyük sevgi ve saygı görür…

Ancak 2005 yılında Mustafa Amca vefat eder.

Sadece Ürgüp değil sandık sandık kitap taşıdığı Kapadokya yöresi halkı çok üzülür.

Halk onu unutmaz…

Devletin valisinin soruşturma açıp emekli ettirdiği  Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz  ile  eşeğinin Ürgüp’e heykelini dikerler.

Ürgüp’ün bağlı olduğu il merkezi Nevşehir’den ve bu ülkenin herhangi bir ilinden, ilçesinden, beldesinden nice müdür, amir, vali, bürokrat, milletvekili, politikacı geçti; ama binlercesinin adını kimse hatırlamaz.

Ama tek başına halkı aydınlatma seferberliği başlatan eşeği ile birlikte heykeli dikilen Mustafa Güzelgöz  unutulmaz(1)

Konfüçyüs,’ün güzel bir sözü vardır..

“Devlet gemiye halk’da suya benzer;

Gemiyi taşıyan sudur; ama

Gemiyi devirende sudur!.”

Kütüphaneci Mustafa’ya Devletin Valisinin yaptığı gemiyi devirmektir…

Kyn(1) https://www.haberturk.com/yazarlar/durmus-odabasi/743723-heykeli-dikilen-devlet-memuru

 

 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap