SON DAKİKA
SON DAKİKA


Arap ülkeleri neden Müslüman KKTC’yi tanımaz da, Ortodoks Rumları tanır?
30.05.2019
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığının Türkiye Cumhuriyeti için ne kadar önemli olduğunu şimdi daha iyi görüyoruz.
Hem ulusal güvenlik...
Hem de yeraltı zenginlikleri...
Kıbrıs Adası çevresinde 8 milyar varillik petrol rezervi, Girit Adası’nın Güneydoğu ve Kıbrıs Adası etrafında ise 3,5 trilyon metreküplük doğal gaz tespit edilmiş.
Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre, Doğu Akdeniz’deki yataklarda kıyı devletler yani Mısır, Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Lübnan, Suriye, İsrail ve Gazze Şeridi söz hakkına sahip.
Peki ABD’nin, İngiltere’nin ne işi var?
Hatta Türkiye’yi tehdit edercesine ne işi var?
Türkiye’nin sondaj çalışmalarından rahatsız olup tehdit etmeye çalışmaları bu gerçeği daha da iyi ortaya koyuyor.
Türkiye hiçbir hakkı olmayan ülkelerin tavrından ve girişiminden rahatsız.
Kıbrıs adası açıklarındaki doğal gaz arama çalışmaları uzun süredir Türkiye’nin tepkisini çekiyor. 
Ankara bu faaliyetlerin “Kıbrıs Türklerinin haklarını ihlâl ettiği” görüşünde. 
Geçen ay arama çalışmalarına Exxon Mobil-Katar Petrolleri ortaklığı da katıldı. 
Peki Türkiye, en yakın müttefiklerinden Katar’ın bu adımına ne diyor?
Rahatsız olmaması mümkün mü?
İşte buradan İslam dünyasına geliyorum...
Ne yazık ki yavru vatan KKTC, Türkiye dışında sahipsiz...
Türkiye dışında resmen tanıyan yoktur...
De facto olarak kabul edenler vardır!
Pakistan ve Bangladeş ilk zaman tanımıştır ama sonra bu kararlarını geri çekmişlerdir. 
Özellikle Yeni Osmanlıca fikrini ortaya koyanlar bunu çok iyi düşünmelidir...
Hiçbir İslam ülkesi KKTC’yi tanımamıştır...
Peki biz neden dört varken, Arapçada dört anlamına gelen Rabia işareti ile “Tek Vatan, Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Devlet” vurgusu yapma gereği duyuyoruz?
Arap ülkeleri ile ilişkilerimiz için mi?
(Anadolu Ajansı açıklamıştı Rabia işaretinin öyküsünü. 3 Temmuz 2013 tarihinde bu işaretin sahiplerinin Mısır’da yapılan askeri darbe tarafından Rabiatü’l Adeviyye Meydanı’nda öldürüldüğü iddia ediliyor. 28 Haziran 2013 tarihinde Rabiatü’l Adeviyye Meydanı’nda toplanan kişilerin dört parmaklarıyla işareti ilk defa o meydanda yaptıkları söyleniyor. Bu meydanın adı, İslam’ın ilk asırlarında Kudüs’te vefat eden Rabiatü’l Adeviyye’den geliyor. Çünkü Rabia, ailesinin dördüncü evladı olduğu için bu ismi almıştı. İşareti bulan kişilerin buna vurgu yapmak istediklerine dikkat çekiliyor)
Peki;
Bu nasıl bir kardeşlik?
Bu nasıl bir ümmet?
Bu nasıl bir teşkilattır ki üyelerinden biri bile bugüne kadar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaz?
Nüfusunun yüzde 99.9’u Müslüman olan bir Türk Cumhuriyeti’ni tanımayan İslam ülkeleri, nüfusunun yüzde 99.9’u Ortodoks olan Kıbrıs Rum kesimini nasıl tanırlar?
Ortodoks Rumlarla iş birliği yaparlar, Müslüman Türklere selam bile vermezler...
Akıl ve mantık alıyor mu?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam zirvesinde “KKTC ve Kosova’yı hâlâ tanımadınız” diye yakınmıştı.
Ses geldi mi?
Hayır.
Çünkü görüyoruz, İslam ülkelerinin kendi halklarına hayrı yok.
Çoğu krallık, şeyhlik, sultanlıkla idare ediliyor... Hiçbirinde demokrasi, insan hakları, özgürlüklerin lafı bile edilmiyor...
İdare edenler ultra zengin, idare edilenler sürünüyor...
En büyük dostları kim?
İngiltere, Fransa, ABD.
Parayı da, petrolü de onlara yağdırıyorlar.
Suudiler Trump’ın karşısında neredeyse secde edecekler!
Acı ama gerçek bu.
Türkiye İslam dünyası konusunda ne kadar duyarlı olursa olsun ne yazık ki o dünyadan Türkiye’ye destek gelmeyi bırakın sürekli düşmanlıklar geldiğini gözlemliyoruz.
Daha geçen hafta Suudi Arabistan iş adamlarına “Türkiye’ye yatırım yapmayın” mesajı verildi.
Yani İslam ülkelerinden Türkiye’ye hayır yok. Onların rabiası ABD ve Batı’ya uşaklık!
KKTC gerçeği bunu açık ve net olarak ortaya koyuyor.
O nedenle Türkiye KKTC’ye şeref ve namusu gibi sahip çıkmaya devam etmelidir.
KKTC’nin Türkiye’nin sadece ulusal güvenliği için değil ekonomisi için de çok ama çok değerli olduğunu Akdeniz’deki yeraltı zenginlikleri ile görüyoruz.
Ah be ah!
Daha dün (Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun) KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı, Kıbrıs davasının anıt adamı Rauf Denktaş, “Kimliğimizi Rumlara yedirmeyiz” dedikçe, onu çözümün önünde engel görenler ve ondan kurtulmak için her türlü baskıyı yapıp “Denktaş koltuğunu korumak için çözümün önüne engel çıkarıyor” diyenler bugün Denktaş’ın ne kadar haklı olduğunu görüyor. 
Hakkını helal et bize, dememek mümkün mü?
Bugün KKTC’nin bağımsız varlığının Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığı için ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz.
Farkında ve bilincinde olunmayacak gibi değildir. 
Kıbrıs Türkiye için stratejik yönden vazgeçilmezdir. 
Yüzlerce ve hatta binlerce kilometre uzaklıktaki ülkeler için bile stratejik önem taşıyan Kıbrıs’ın Türkiye’nin dibindeki coğrafi konumuyla Anadolu açısından taşıdığı askeri, ekonomik, yeraltı zenginlikler, kültürel değeri dünya ve bölge haritasına şöyle bir bakmakla da anlaşılabilir. 
Bu bağlamda fikir sahibi olabilmek için ille de uzmanlık gerekmez.
Kıbrıs sorunu sadece Kıbrıslı Türklerin değil, Türkiye’nin de bir milli meselesidir.
Kürdistan projesinin engellenmesi, Türkiye’yi parçalama projelerinin bertaraf edilmesi ve terörizmin başının ezilmesi adına Türk Silahlı Kuvvetleri bugün Misak-ı Milli dışında savaşa girmek zorunda kalmıştır. 
O nedenle, o savaşı göze alan Türkiye, stratejik bölgesel çıkarları gereği Kıbrıs’ı değersiz bir kart gibi harcayıp gözden çıkaramayacağını şimdi daha da iyi anlamaktadır.
Akdeniz’e inecek bir terör koridorunu bertaraf edebilmek için Ortadoğu’da tarihinin strateji savaşını vermekte olan Türkiye için burnunun dibindeki Kıbrıs olmazsa olmazdır.
Türkiye sadece ABD’ye, AB’ye değil... Asla ve asla Arap ülkelerine güvenmemelidir.
Nüfusunun yüzde 99.9’u Müslüman olan bir Türk Cumhuriyeti’ni tanımayan  ama nüfusunun yüzde 99.9’u Ortodoks olan Kıbrıs Rum kesimini tanıyan, Ortodoks Rumlarla iş birliği yapıp Müslüman Türklere selam bile vermeyenler Türkiye Cumhuriyeti devletinin  dostu olamaz.
O nedenle KKTC Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve Türk milletinin şerefidir.
Mustafa Kemal Atatürk, vasiyet nitelikli vurgulamasında, Kıbrıs’ın Anadolu’nun güvenliği, esenliği ve ekonomisi açısından taşıdığı yaşamsal öneme dikkatleri şöyle çekmiştir:
‘‘Efendiler, Kıbrıs düşman elinde bulunduğu sürece ikmal yollarımız tıkanır. Kıbrıs’a dikkat ediniz. Bu ada bizim için çok önemlidir...”
KKTC NEDİR?
Zafer imzası; dağa çıkan tanktır...
Girne Beşparmak Dağlarının üzerinde bulunan tank, 1974 Harekâtı’nın ne derece kutsal olduğunun ve Cenab-ı Allah’ın yardımıyla gerçekleştiğinin kanıtıydı. Türk ordusunun tankı hâlâ hayretle seyredilmektedir. Kuzey Kıbrıs Şükran dergisinde bu tankla ilgili çok önemli bir gerçek yazılmıştı: 
“Dünya savaş tarihinin ibret dolu bir tablosudur bu. Bu tankı buraya çıkaran, Onbaşı Gürler Erdağ, Er Abdulkadir Kurt, Er Recep Doğan Yiğit’tir. Birliğin komutanı, tankın sürücüsü kahraman askere; 
- Evladım bu tankı buraya nasıl çıkardın? diye sorunca asker; 
- Komutanım, o anda gözlerimin önünde engelsiz dümdüz bir yol göründü. Rumlar kaçıyordu, ateş ede ede buraya öyle çıktım. 
Komutan Mehmetçiğe emreder: 
- Tankı indir! Er cevap verir. 
- O yolu görmeden nasıl indireyim komutanım? 
Tank hâlâ o dağın zirvesinde durmaktadır. Dünya döndükçe de duracaktır.”

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap