Salgının da etkisiyle “ekonomik” alandaki yoksulluğumuz daha
da arttı.
Enflasyon oranının yüzde 19,25 düzeyinde olduğu ülkemizde,
fiyatların devamlı yükselmesine, bunun sonucu olarak tüketicinin satın alma
gücünün azalmasına şaşırmamak lazım.
Bu yoksulluktan en fazla etkilenen kesim ise gençlerimiz…
Öğrencilerimizin yaşadığı maddi sorunlar ve eğitim kayıpları
ortada iken, nasıl telafi edileceği konusunda iktidarın da, muhalefetin de elle
tutulur bir fikri yok. Nedense öğrencilerimizin “eğitim yoksulluğu” siyasetin
gündeminde beklenen yeri bulamıyor.
Ne eğitimde fırsat eşitsizliği ne de öğrencilerin yurt
problemi yıllardır çözülemiyor.
Kaç öğrencimizin maddi imkânsızlıklar yüzünden eğitimine ara
verdiğini hatta okul hayatını sonlandırdığını biliyor muyuz? İçlerinden bir tanesi bile şartlarını
oluşturamadığı için eğitimine ara veriyorsa bu, biz büyüklerin, siyasetin ve
yöneticilerin ayıbıdır.
Tablo büyük. Üniversitelerde okuyan öğrenci sayımız 8
milyonu buldu.
15 yılda üniversite sayısı iki buçuk kat, öğrenci sayısının
üç buçuk kat artan ülkemizde, aynı artışı devlet yurtlarına göremiyoruz.
Demek ki, her ile bir üniversite açmak marifet değil. Mesele
üniversitelerin kapasiteleri ölçüsünde, gençlerin ihtiyaçlarına cevap
verebilmek.
Çoğu öğrenci kendi çabaları ile barınma ihtiyaçlarını
gidermeye çalışıyor. Bu sefer de, artış
oranı yüzde 50’leri bulan, oldukça pahalı ev fiyatlarıyla karşılaşıyor. Zar zor
buldukları keselerine uygun evlerin ise, yaşam şartları oldukça kötü ve
güvensiz.
Salgın döneminde çok daha önemli olan beden ve ruh sağlıklarını, bu koşullarda ne
kadar koruyabilirler acaba?
Yeri geldiği zaman üniversitelerden çok şey bekleriz de, iş
gençlerin sorunlarını çözmeye geldiğinde, kulaklar sağır, gözler kör
oluyor.
Üniversitelerin rektörleri ve atamalarıyla ilgilendiğimiz
kadar, okulların başarılarından, öğrencilerin karşılaştıkları çıkmazlardan
bahsetmiyoruz.
“Bilgi toplumu” üzerine ahkam kesiyoruz ama
üniversitelilerin gelecekle ilgili kaygılarını gideremiyoruz. Koskoca ülke
inşaattan geçilmiyor ama içinde, öğrenciye hitap eden hiçbir sosyal alan ve
yurt yok.
Bugün gençlerimizin yüzde 77.9’u siyasete ve iktidara
güvenmiyorlarsa sebebi onlara yönelik
“eğitim, iş ve yaşam hakkı sağlayan” politikalar üretilmediği
içindir.
Yöneticiler ve siyaset kendini sorgulamalı, gençlerimizin
sorunlarını dillendirdikleri kadar çözümlerini de konuşmalı. Yerel yönetimler
kentlerini öğrenci potansiyeline göre hazırlamalı… Özellikle dar gelirli
öğrencilerin mağduriyetleri bir an evvel giderilmeli. Üniversiteli gençlerimize
sosyal ve ekonomik destek sağlanmalı.
Unutmayın, gelecek bugünden başlar.
Not: Ev sahiplerini vicdanlı olmaya çağırıyorum. Yüzde 60’a
varan kira artışları haramdır, haram! Size ne huzur ne sağlık getirir!