SON DAKİKA
SON DAKİKA


Tarımın dengesi bozuldu...
16.02.2019

Damdaki kiremitlerin üzerinde dolaşırken, ayaklarınızla kiremitleri kırıyorsunuz. Yağmur, kırık kiremitlerin arasından başımıza yağmaya başlayınca, kiremitleri onarma girişiminde bulunuyor bunu da bir meziyet olarak görmememizi istiyorsunuz.

Tanzim satış noktalarının var edilmesi olayı, bozulan tarım ve toprak dengesinin halka verdiği zararı daha aza indirme çabasından başka bir şey değildir. Bunu bir çözüm ve meziyet olarak görmek, bizi asıl sorundan uzaklaştırır.

Halkı bu türden tedbirlerle, yağmurun tahribatından korudunuz diyelim. Yarın, daha şiddetli bir yağmurla, yerle yeksan olabilecek, tarım sektörü ve üretici için bir planınız var mı? Onları nasıl korumayı planlıyorsunuz?

Bugün topraklarımızın nasıl kullanıldığını üreticiyi ve hangi tarım politikalarıyla bugüne gelindiğini konuşmamız gerekirken sadece, patlıcanın ve biberin tezgâhlardaki akıbetini konuşuyor olmamız ise bir başka yanlış.

Denge bozuldu!

Uygarlığın gelişiminden beri, tarımsal alanlarla, insan kullanımı arasında bir denge ve doğa yasası vardır. Bu dengenin bozulması demek, doğal kaynaklarımızla birlikte ekilebilir topraklarımızın da başka amaçlar dahilinde kullanılması ve yok olması demektir.

Bozulan doğa ve tarım dengesini, gelişim olarak ifade etmeniz hiç samimi değil. Milletin efendisi olarak tanımladığımız köylümüzün ve çiftçinin, gittikçe yoksullaşan kesim haline gelmesinin daha akıllıcı açıklaması olmalı...

Verimli topraklar tarımsal faaliyetler dışında, başka amaçlar için kullanılıyor, “toprak, tohum, gübre” üçlüsünün arasındaki bağ bozulmuş, üretici toprağından vazgeçerek, başka geçim yolları arayışına girmiş.

Nedenler gayet açık...

Güvenilir ve (tohum ithalinden, ürün ithaline kadar) tutarlı bir tarım politikalarının oluşturulamaması, mevsim dışı tarımcılıkla birlikte, tarımın tüccar zihniyete teslim edilmesi, kontrolsüz kentleşme ve göçler.

Plansız ve denetimsiz bir kentleşme, rant paylaşımında sınır tanımayan zihniyet, müteahhitlerin kırsal alandaki toprak varlığına arsa stoku gözüyle bakması, verimli tarım toprakların en büyük düşmanı oluyor.

Son yıllarda her konuda olduğu gibi tarımda da zihniyet aynı, “Eğer kârlıysa ve alıcı bulabiliyorsan, o zaman yanlış bir şey yapmıyorsun.”

Bırakın karı, zararı, plansız toprak kullanımı neticesinde meydana gelen, köyden kente göç olayının, toplumda açtığa “sosyal ve kültürel” yaraları bile uzun uzun konuşmamız gerekmektedir.

Tarımda düzen bozuldu, tavan çöktü bir kere, bugün, kendine yetmeyen bir ülke modeli olmanın sancılarını çekiyoruz. Bilgisiz siyaset, bilinç sahibi olmayan üretici, hırslarına gem vuramayan tüccar ve müteahhitler sayesinde...

Demem o ki, son zamanlarda yaşananlar, meyve-sebze tartışmaları sadece bir sonuçtur.

Çiftçi bugüne kadar devletten beklediği desteği görememiş, aracıların ve tüccarın eline terk edilmiştir? Toprak kullanım haritası hala, günlük siyasete göre değişmektedir.

Bunun anlamı, okula, camiye ve kışlaya giren siyasetin, tarlalara da girmiş olmasıdır.

Dolayısıyla sadece yağmur yağdığında ve kriz dönemlerinde tarımı gündem yapmak, fiyatları düşürerek tüketiciye hizmet algısı yaratmak, politik bir davranış olsa gerek.

Verimli tarım topraklarını kazanç kapısı olarak görüp, rant paylaşımında sınır tanımayanlar, doğaya müdahalenin bizi götüreceği sonuçları göz ardı edenler ve yanlış tarım politikalarının sahipleri bilsinler ki, “Toprak ve tarım bu ülkenin geleceğidir.”

Siyaset kısa günü değil, yarınları kurtarırsa alkışlanır ancak!

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap