Bilinçsizce kullandığımız internet yüzünden zamanımızı ve
paramızı su gibi harcıyor, farkında olmadan, ucu bucağı gözükmeyen bir kara
deliğin içinde kaybolup gidiyoruz. Kitaplarımız raflarda okunmayı bekliyor.
Tiyatro ve sinemalarda perdeler üç beş kişiyle açılıp kapanıyor. Bizlerse
sosyal medya da, insanları takip ettiğimiz kadar doğru bilgiyi ve sanatı takip
edemiyoruz. Teknoloji iyidir elbette ama zamanı doğru kullanılırsa.
Aksi takdirde, internet bir bağımlılığa dönüşebiliyor. Özellikle
henüz otokontrol mekanizmaları gelişmemiş ve bilinçlenmemiş gençler ve
çocuklarımız için tehlike büyük. Dijital dünyanın nimetleri ile tehditleri
arasında kalmış durumdayız.
Çoğu insan yüz yüze değil de, sosyal ağlar üzerinden
kurduğu iletişimi, bir nimet Kabul ederken, bu alanın, sağlıklı sosyalleşme
sağlamadığının, çoğu zaman nitelikli ve sürdürülebilen arkadaşlıklar
kazandırmadığının idrakinde bile değil. Sosyal medya üzerinden yüzlerce
arkadaşa sahip olmak, sosyalleştiğimiz ve yalnız olmadığınız anlamına gelmiyor.
Bağımlılık halini alan bu sosyal medya alışkanlıklarının,
aslında insanları gerçek bilgiden uzaklaştırdığı, daha da
yalnızlaştırdığı, zaman içinde, hem beden hem de ruh sağlığını olumsuz yönde
etkilediği bir gerçek. Pedogaglar, “dijital bağımlılığı aşmak daha zor. İllegal
uyuşturucuların aksine ekranlar her yerde” uyarısında bulunuyor.Ki, bir
araştırmayı göre yalnızlık günde 15 sigara içmek kadar zararlı bir durum.
Peki, insanlarda ruhsal, fiziksel ya da sosyal sorunlar
açmasına rağmen bu bağımlılıktan neden vazgeçemiyoruz? İnsanların dijital
bağımlılıkları neden gittikçe artmakta?
Bu dijital dünyanın nimetleriyle tehditleri arasındaki o
ince dengeyi neden kuramıyoruz?
Kendimize verdiğimiz zarar yetmez gibi neden çocuklarımızı
da bu sanal dünyanın eline teslim ediyoruz?
Tabletler, akıllı telefonlar, bilgisayar oyunları çocuklarda
uyuşturucu etkisi yaptığını bile bile bu bilinçsizce seçim neden?
Türkiye’de tabletli eğitim kimi özel okullarda 4 yaşında
başlıyor... Anneler 1 yaşındaki bebeklerine cep telefonunda oyun izlettirerek yemek
yediriyor. Halbuki uzmanlar, 5 yaş altı çocukların teknoloji ile geçirdikleri
sürenin 1 saati aşmaması gerektiği ifade ediliyor. Bütün bu uyarılara rağmen
hala, ebeveynler tarafından çocuğun tek ilgi alanı televizyon ve internet
olarak belirleniyor.
Bu sosyal tecrit ve tercih bir şekilde insanlarda, toplumdan
kopma, sosyal hayatta ilişki kuramama hali oluşturuyor ki, bu hal insanları zaman
fakiri yaparken, sağlık ve gündelik sorunlar karşısında daha korunmasız ve
yalnız hale getiriyor. Yapılan araştırmaya göre, yalnız insanların, sağlıklı,
sosyal bağlantıları olanlara göre erken ölme olasılığı yüzde 50 daha fazla. İnsanların
üretim, spor, sanat ve kültürel etkinliklerin içinde olmak yerine,
zamanlarının büyük bir bölümünü sanal ortamda geçirmeleri, çocuklarına da
böyle bir sosyal ortam kurmaları, kendi kendilerine uyguladıkları en büyük
şiddet ve sağlıksızlık hali oluyor.
Siz siz olun, yaşamınızın merkezinde; bütün gerçekliği ile
önce ailenizi ve dostlarınızı, sonra kitaplarınızı, kültür ve sanat
etkinliklerinizi var edin.
YEREL YÖNETİMLER; buyurun MECLİ- SİNİZDE bu konuyu da
gündeme alın. Toplumun “sanal dünyaya olan” bağımlılık haline karşılık, daha
fazla sosyal alan ve daha fazla sosyal etkinlikler, kent halkına yapılacak en
büyük hizmettir.