İsveç’te insanlar zamanı kullanma konusunda oldukça hassaslar. Çoğu (bahçe, marangozluk, boya… gibi) özel işlerini kendileri yapıyorlar. “Al bir müddet sonra at ve yenisini al gibi” bir olay yok. İkinci el satış mağazaları artık kültürlerinin bir parçası. Böyle olunca, sadelik ve paylaşım ön plana çıkmış.

Gördüklerimden sonra, “Kapitalist sistem ülke insanımın aklını ve zamanını almadan önce bizlerde böyleydik aslında!” diye düşünmüştüm.

Bugün korona virüsü yüzünden toplum gündeminde en fazla konuşulan kuaförlerin işleyişinden bahsedeyim.

İsveç’te kuaförler randevusuz iş yapmıyor. Öyle çat kapı gidip, “bir fön çektirebilir miyim ya da saç kestirebilir miyim? ” deme şansınız yok. Çünkü günlük müşteri sayısı belli.

Her kuaförün internet sayfası var ve o sayfaya girerek kendi randevunuzu kendiniz oluşturabiliyorsunuz. Manikür dahil kullanılan bütün malzemeler tek kullanımlık.

Şimdi ülkemizde de, aynı ortamı kurabilir miyiz? Elbette. Virüsün en fazla kuaförler ve AVM’lerde yayılabileceğinin bilinmesi insanlarımızı sağlık ve hijyen konusunda daha bilinçli davranmaya sevk edecektir.

Gelelim AVM’ler konusuna;

Hiç kimse gezmek veya vakit geçirmek için AVM’lere gitmiyor. Alışveriş yapan insanların çoğu ihtiyaçlarını daha önce belirlemiş kişiler.

Dolayısıyla boş vakitlerinin adresi belli; piknik ve spor alanları ve de müzeler. Yani AVM’LER DEĞİL.

Ve kafeler…

İsveç’te insanlar kafelere kahve içmek, arkadaş guruplarıyla muhabbet etmek ya da yemek yemek için geliyorlar. Öyle saatlerce boş boş oturan yok.

En çok hoşuma giden şeylerden bir tanesi; özellikle turizm alanlarındaki kafelerin ve restoranların self servis olarak hizmet veriyor olması. Garson yok. Marka kafeler hariç bir çoğunun kapanma saati 17.00.

Ülkemizde bugün, sosyal mesafenin nasıl olacağı tartışılırken insanların, “kendi göbeklerini kendilerinin kesmesi” konusunu, yeniden düşünmesi gerekiyor. Mutlaka bazı alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz.

Elbette bu alışkanlıkları değiştirirken ortaya çıkan maliyet cebimizi yakacak!

Özellikle “otellerde, otobüslerde, kuaförlerde, okullarda ve kafelerde” TEK KULLANIMLIK malzemeler yeni bir TÜKETİM ALANI olarak karşımıza çıkacak. Önemli olan o alanı bilinçli kullanmak.

Kısacası sosyal hayatımızı yeniden şekillendirirken; sadeleşeceğiz… Kendi işlerimizi kendimiz yapmak konusunda becerilerimizi geliştireceğiz. İhtiyaç fazlası alışveriş yapmayı terk edeceğiz. Hizmet aldığımız yerlerin en büyük denetleyicisi olurken, bütün bunları kültürümüzün bir parçası haline getireceğiz.

İşte asıl sosyalleşme ve normal olma hali budur; insanların içinde yaşadıkları topluma katkı sunması... Toplum kurallarını içselleştirmesi.

Hoş kalın.

​​​​​​