Ramazan ayı hoş geldi...
Bu ayda gönüller yapıp, gönlünü Dost’un evi kılanlara selam
olsun! Herkese, “yardımlaşma, bölüşme, görmeyenin gözü, tutamayanın eli,
konuşamayanın dili olma, her şeyden önemlisi tüm canlılara sevgi ve merhametle
yaklaşma idraki” diliyorum.
Ramazan ayı; gönül dünyamızda, kendimizi muhakemeye çekmeye
vesile olsun; yaşadığımız tüm sıkıntılar ve ahlaki kirlilikler, sevginin
yarattığı sorumluluk ve merhamet duygusu ile yok olsun inşallah! Bu günlerde en
çok ihtiyacımız olan şey, “özü bozulmamış olumlu ve birleştirici gücü olan”
adalet ve sevgi duygusudur…
Hemen her şeyin yalnızca maddi yanının ele alındığı, maddi
kazancının gözetildiği günümüzde, adil olmanın ve sevginin yaratacağı
iyileştirmenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmak isterim.
Sevgi ve dürüstlük kişiyi güzelleştirir; sevgi sabırlıdır,
sevgi şefkatlidir. Sevgi övünmez, böbürlenmez. Sevgide şiddet yoktur. Dürüstlük
kendi çıkarını aramaz, kötülüğün hesabını tutmaz, haksızlığa susmaz. Ve gerçek
sevgiyi taşıyan yürekler ile adil insanlar ancak iyi ile kötüyü ayırt
edebilirler.
Kısacası sevgi, güzel ahlakın özüdür.
Sevmek, insan olmanın gereği, imanın tadına varmanın en
önemli vesilesidir.
Bilmemiz gereken; sevgi olmayan yüreklerde ne iman ne
merhamet ne de adalet olur.
Sevgili peygamberimiz diyor ki, “İman etmedikçe cennete
giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız” (riyazüssalihin
sayfa 289-müslim)
İslam inancında, “adalet ve sevgi” tam anlamıyla uygulanması
ve yaşatılması gereken önemli bir hedeftir. Bizlerin de aynı hedef
doğrultusunda davranması, yönetimde adil olması, ilişkilerimizde sevgiyi öne
çıkarması gerekmez mi? “Adaleti
uygulayanlar, ancak insanlık sevgisiyle ve aşkın kaderini yerine getirmeye
mecbur oldukları için adildirler.” Hilmi Ziya Ülken
Bize sevgi hakkında mükemmel yorumlar sunan, sevginin ruhani
ve ilahi yönünü ortaya koyan İbn Arabi der ki; Sevgi bir nispettir hem Tanrı’yı
ilgilendirir hem insanı…
Allah için sevmek, onun sevgisinde arınmak gerekir. Allah’ın
sevgisine layık olan her şey aynı zamanda bizim için de bir sevgi ölçüsüdür.
“ Allah tövbe
edenleri sever; temizlenenleri sever.” (2/222; 9/109) “Allah sabredenleri sever.” (3/146) “Allah
şükredenleri sever; Allah tasadduk edenleri sever”; “Allah, muhsinleri yani iyilik ve güzellik
yapanları sever.”(2/195) “Allah, bozguncuları, fesatçıları sevmez.”( 5/64;
28/77) “Hiç kuşkusuz Allah, gururlanıp, şımaranları sevmez.”(28/76) “Çünkü
Allah, kendini beğenip övünen kimseyi sevmez.”(31/18) “Allah, zulmedenleri,
zalimleri sevmez.”(42/40) “Allah, müsrifleri, israf edenleri sevmez.”( 6/41)
“Allah, kötü sözün açıkça söylenmesini sevmez.”( 4/148) “Allah, haksız yere
saldıranları sevmez.” (2/190) “Bil ki, sevgi makamı çok şerefli makamdır. Gene
bil ki, sevgi varoluşun aslıdır.”
Bu makama erişmemiz, Allah’ın sevdiği kullarından olmamız
dileğiyle…