SON DAKİKA
SON DAKİKA


Aydın olduğunu sananlar!
25.01.2019

Aslında bu yazıyı kaleme almamın nedeni, kendini aydın-entelektüel (eleştiren, sorgulayan, aklı rehber edinen) olarak tanımlayan insanların, topluma karşı görevlerini unutmuş olmaları ve taraf görünmeleridir.

Çoğunluk aydınlarımız, toplumla iletişim kuramamış ve verimsiz bir konumda, günü yorumlarken bile fikri ve vicdani hürriyetini yitirmiş durumdalar.

Toplumu eğitmek, ikna etmek, doğruya, iyiye, güzele yönlendirmek görevleriyken, halkın güvendiği ve öncü gördüğü kesim olmaları gerekirken, bugün tek bilgilenme ve iletişim alanı siyaset olarak görünmektedir. Aydının iletişim kurma konusunda eksik kaldığı o alan şimdilerde siyasetin yönlendirmesine kalmıştır.

Siyasetin ise toplum sorunlarının ivedilikle çözümlenmesi, halkı doğru bilgilendirme ve eğitme gibi bir derdi olmadığı kesin. Çünkü siyaset için bilgisiz toplum, cehalet, kullanılmaya en müsait araç ve alan olarak görünmekte.

Bu da düşünmekten ve sorgulamaktan uzak, bilgi olmadan fikir ortaya koymaya çalışan bir topluluk yaratmakta…

Bir aydın toplum cehaletinden bahsederken, “eğitim şart” diyerek işin içinden çıkamaz. Olayı sadece bir kurumun üzerinden yorumlayamaz. Kendi durduğu yeri ve nelerle meşgul olduğunu da sorgulaması gerekmektedir.

Toplumu aydınlatacak, bilgilendirecek, yönlendirecek, hareketlendirecek, zihniyet değişimine dahi öncülük edecek siz değil misiniz? diye sorarlar adama.

O vakit kendini aydın olarak ifade edenlere soralım; “neden sorumluluğunuzun gereğini yapamıyorsunuz?”

Neden belli bir alanın sözcüsü konumunda kalıyor da, toplumu kucaklayamıyorsunuz?

Neden, bilmem kaçıncı baskı kitaplarınızla övünürken, eğici, öğretici ve yönlendirici yanınızdan halkınızı yeterince faydalandıramıyorsunuz? Halk size ancak, imza günlerinizde ve kitaplarınızı satarken dokunabiliyor. Neden? (Oralara da büyük pazarlıklarla gelebiliyorsunuz bu da ayrı mesele!)

Cehalet kadar diğer bir sorunumuz da, kendini aydın olarak ifade eden kesimin sistem içinde yer ararken, fedakârlıktan uzak, özgür düşünceden, adaletten ve doğrudan yana tavır alamaması…

Hâlbuki entelektüel bakış açısına sahip insanların, kişiler ve iktidar peşine düşmek yerine, kavramlar üzerinden yorumlar ortaya getirmek, çözümler üretmek, bu düşüncelerini de topluma ulaştırmak gibi bir sorumluluğu vardır.

Sadece gazeteciler değil, akademisyenler de özgür düşünmedikleri, doğruların savunuculuğunu ve topluma hizmeti öncelikleri olarak görmedikleri müddetçe, sözde aydın olarak kalacaklardır.

Kendini fikir adamı olarak görenlerin, maddi çıkar ve güç alanları ararken, olayları ve yaşadığı toplumu sağlıklı yorumlaması, sorunlara doğru çözümler ortaya getirmesi mümkün değildir.

Sonuç olarak; Sadece toplumun değil, siyasetin bile, yansız özgür düşünebilen, kendine dahi muhalif olabilen aydınlara ihtiyacı varken,

Aydınlar da artık, kendini tekrar etmekten vazgeçerek,  hiçbir beklenti içine girmeden toplumla iletişime geçmelidir.  Ancak bu şekilde, sadece toplumun değil, yozlaşan siyasetin bile kurtarıcısı olabilirler.

“Şu hâlde bir kere daha: Bilgi kudrettir ve dahi, kişiler gibi toplumlar da bilmedikleri karşısında peşînen mağlûpturlar.”

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap