“Bir
yanda Yomra Belediyesi, diğer yanda Avrasya Üniversitesi” diye karşı karşıya
getirip de tanım yapmaya ne aklım eriyor ne de yazmaya elim varıyor.
Olup
bitene, “hak hukuk” hele hele “adalet” çerçevesinde bakmaya da yaşadıklarım
yani gerçekler elvermiyor!
Nedeni
de, bu ülkenin “hak hukuk ve adalet” söz konusu olduğunda “hak getire”
denebilecek durumda olmasıdır.
Onun
için tüm olup bitenleri, söylenenleri ve hak hukuk adalet üzerinden ben diyeyim
“iddia edilenleri”, siz ifade edin “ortaya konanları” bir kenara bırakıp, söz
konusu Trabzon-Rize karayolunun kenarındaki yerle ilgili “gözümün gördüklerini”
birkaç cümle ila paylaşsam yeter diye düşünüyorum.
Çünkü,
neredeyse yarım asırdır kamu adına mesleğimi “Kulağımın duyduğunun hiçbirine
inanmam, gözümün gördüğünün yarısına inanırım” şekliyle araştırarak yapmayı
yeğlemişimdir.
Onun
için de 50 yıldır hemen hemen her gün geçtiğim Yomra’da, Avrasya Üniversitesi
yerleşkesinin kurulmasından sonra bugün söz konusu edilen 48 dönümlük Milli
Emlak arazisinin yola yakın olan büyük kısmında gözümün gördüğü gerçek tek
cümleyle şudur:
“Peyzajı yapılmış, etrafı tel örgülerle
çevrilmiş söz konusu kesimde öğrenci, öğretim üyesi ve halktan, gezerken,
dinlenirken veya eğlenirken gördüklerim yok denecek kadar azdır.”
Yani,
bir zamanlar Karayolları tarafından konan “kapı açılamaz” engeline karşı
Avrasya Üniversitesi’ne destek verdiğimiz bu kesim sanki kullanılmıyor gibi
görüntüye sahiptir.
Kim
ne der? Kim nasıl anlar?
Bunu
bilemem!
Ama,
hani “Nereden baktığına bağlı” denir ya!
Ben
bu açıdan ve azami kamu yararı hesabı üzerinden bakmayı yeğliyorum.
Baktığım
zaman da, ne dün ne önceki gün söz konusu yerde kamuyu hiç görmedim desem
yeridir.
Ancak,
tüm bunlara rağmen ismi ile bu coğrafya yıldız olmaya başlayan Avrasya’nın da
her ne olursa olsun incitilmemesi, küstürülmemesi gerekir. Bunun yolu da, hem
Yomra halkına hem öğrenciye imkan sağlayan, bana göre “Kardeş Payı”dır.
CUMA MESAJI ATANLARA…
Cep
telefonlarına; “Cumanız mübarek olsun” diye mesaj gönderenlerden iki beklentim
daha var.
Birincisi;
“Cuma namazından önce hutbe okuyan imam, inmeden önce her ne için olursa olsun
cemaatten para dilenirse vermeyin” mesajı!
İkincisi
de; onca olup bitenden sonra amacının dışına çıkıldığı artık çok net olarak
anlaşılan ve adeta “tek yol” buymuş gibi tarikat kisvesi altına kondurulan hal
ve gidişat için Cenab-ı Allah’ın En’am suresi 135’inci ayette; “İşte bu, benim
dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi
parça parça edip, O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah, sakınasınız
diye emretti” buyurması.
HAYVAN,
MÜZİK VE SU…
Yapılan
araştırmalar ortaya şu gerçeği koymuştur:
Çağımızın,
dahası tüm rahatsızlıkların baş etkenlerinden biri olan psikolojik
olumsuzluklara en az yakalananlar kimlerdir?
Hayvanları
sevenler.
Müzik
dinlemeyi becerenler.
Suya
girmekten zevk alanlar.