Siyasi hayatı ve devlet adamlığı sürecine, zaman zaman kendisini canlı olarak da izleyen bir muhabir olarak tanıklık eylediğimiz Yıldırım Akbulut da bu dünyadan, “vakti saati geldi” diyerek, devamını ahirette sürdürmek için terk-i diyar eyledi. Ozanın dediği gibi: “Ölüm yokluk değil, hiçlik hiç değil, Şu fani dünyadan terhistir ölüm. Kara toprak olup, mahvolmak değil, Maksuda kavuşmak vaktidir ölüm.” * Milletvekilliği, İçişleri Bakanlığı, Başbakanlık, TBMM Başkanlığı ve ANAP Genel Başkanlığı da yaparak yaşamın dünyadaki kısmını “lebalep” doldurarak yaşayarak göç etti. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 1983 Kasım’ında yapılan ilk seçimlerde Turgut Özal’ın ANAP’ı ile siyaset sahnesine atıldı. Sonrasında Özal Cumhurbaşkanı oldu, yerine de halim-selim bir insan da olan Yıldırım Akbulut’u getirdi.

Hem de herkesin Mesut Yılmaz’ı getirmesini beklediği bir süreçte… Kelimenin tam anlamı ile “Turgut Özal ne derse onu yapan adamdı.” “Kafasında kırk tilki” dolanmadığı için (bugünkülerin tersine), lâfı hep doğru mihvâl üzerine oturtarak ve siyasi çıkar hesabına art niyet gütmeden söylemenin uğraşı içinde oldu. Onun için de O’na atfedilerek uydurulan fıkralar bile bir hayli oldu. Hatta “En Güzel Politik Fıkralar” kitabında hatırı sayılır sayıda da yer aldı. Bunlardan biri de Trabzonspor’un efsane oyuncularından İskender Gönen’i de kapsıyordu. Şöyle ki: Makedonya Kralı Büyük İskender’den söz ediliyormuş. Bir ara Yıldırım Akbulut; “Aaa, ben onu çok seviyorum” demiş. Sonra da eklemiş: “Bir zamanlar o çocuk, Trabzonspor’un gülü idi!” Ezcümle, adab-ı muaşerete bağlı, kişisel ve siyasal çıkar hesaplarından oldukça uzak, ağzından çıkanın başkaları için kin ve nefret oluşturmadığı bir insandı. Devlet ve siyaset adamı idi. Bugün eşi benzeri pek olmayan halis bir Adem oğlu idi. Allah (cc) rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.

KAĞIT DA CENNET, SIRTIMIZDA CEHENNEM…

Üretimin, ihracatın, sanayi büyümesinin arttığı bir ülkeyiz ama (!) aynı paralelde olması gereken istihdam ne hikmet ise bırakın yerinde saymayı, geri geri gidiyor. İşsizlik arttıkça artıyor. Yani bu işin bir yerinde terslik var ama başımızdakiler ya görmüyor, ya da gerçeklerin anlaşılmasını istemiyorlar. Çünkü iktisat gerçekleri üzerinden tarifi yapıldığında, üretim, ihracat artıyor ise istihdam da yükseliyor demektir. Böyle olunca da genel ekonomi ile ilgili tahlil ve tahminleri oldukça isabetli olan İbrahim Kahveci Karar Gazetesi’nde mevcut durumu tek cümle ile şöyle tarif ediyor: “Kağıt üzerinde cennet yaratıyoruz, ama sırtımızda cehennem azabı taşıyoruz.”