30 Ekim de
Türkiye bir, Trabzon iki depremi birden yaşadı.
Ne gariptir
ki, her iki deprem de göz göre göre geldi!
Saat 14.00
sıralarında İzmir’de yaşanan deprem yetmezmiş gibi, Trabzon kendisi için kimlik
olan Trabzonspor’un sebep olduğu depremi aynı gün saat 20.00’den itibaren
yaşamaya başladı.
Her iki
deprem de, “görünen köy kılavuz istemez” diye uyarı yapan depremci bilim
adamları ile futboldan az çok anlayan spor adamlarının uyarılarını dikkate
almayan yöneticiler yüzünden büyük hasarlara yol açtı.
Her iki
depremin şiddeti de Trabzonlu için aynı idi. Göstergesi de yerel gazetelerin
birinci sayfalarında İzmir ile Trabzon depremlerinin (!) aynı puntolarla yan
yana manşet olmaları idi.
Hadi İzmir
depremini “yazımızın konusu değil” diyerek bir kenara koyup, baş müsebbibi Eddie
Newton gibi görünse de aslında Ahmet Ağaoğlu olan Kasımpaşa sarsıntısının
Trabzonspor’da yaşanılanına değinelim.
İki hafta
önce yine Akyazı’da oynanan Başakşehir maçının sadece sonucunu değil, nerede
ise golleri atacakları bile önceden tahmin etmiş birisi olarak bu kez aklım
elverse de gönlüm kabul etmediği için Kasımpaşa’nın kazanabileceğini yazmadım.
Yazmadım
ama, spor yazarı meslektaşım Ergun Ata’ya; “Trabzonspor bu maçı kazanamaz”
dedim.
Yetmedi,
televizyondan izlemekte olduğum maçta Trabzonspor 3-1 öne geçince; “Hadi gözün
aydın bu sefer kazandınız” diyen eşime bile; “Bu maç 3-3 berabere biter” bile
söyledim.
Ama körün
gördüğünü fark edemeyen, kulağının duyduğunu anlayamayan, hani Cenab-ı
Allah’ın; “gözleri var görmez, kulakları var duymaz, akılları var anlamazlar”
dedikleri familyasından olan Newton, iddia ediyorum “kasten ve bile bile”
Trabzonspor’u mağlup ettirmek için elinden geleni yine ardına koymadı ve maçı
Kasımpaşa’nın kazanmasını sağladı. Bunun için de Ahmet Ağaoğlu’da O’na, hatırı
sayılır ölçüde ben diyeyim “yardım”, siz söyleyin “sabır” eyledi!
Zaten maçta
olması gereken, normal sonuçta bu değil mi idi?
Maç başlayıp
vakit 20 dakikayı geçtiğinde topla oynama oranı yüzde 70’e 30 rakibin lehine
idi.
İsabetli
paslarda Kasımpaşa, rakibine 2 kat fark atmış idi.
İsabetsiz
paslarda da aynı başarı Trabzonspor’un olmuş idi!
Ezcümle;
Akyazı Şenol Güneş Kompleksi’ndeki çimlerin üzerinde Kasımpaşa diye 11
futbolcudan oluşan bir takım var iken, karşısında sadece Nwakaeme’den oluşan
tek kişilik Trabzonspor mevcut idi.
Çünkü
Trabzonspor bir ekip değildi. Takım oyunu oynamıyordu.
Çünkü
kadroya yeni alınan topçuların hiç biri “takım kuruyoruz” hesabı ile alınmadığı
için, futbol adına ekip oluşturulmamıştı!
Üstüne
üstlük böylesi birbirini tanımaz, anlamazlardan oluşan kadro Eddie Newton gibi,
futbol ve oynanırken müdahale adına “okur yazar olmayan” birisine Ahmet Ağaoğlu
tarafından yaptıklarının tümü hata olmasına rağmen ısrarla emanet edilmekten
geri kalınmamıştı.
Şimdi ne
oldu? Eddie Newton gitti.
Eee; Ahmet
Ağaoğlu duruyor!
Öyle mi?
Eddie Newton
orada ilk geldiği günden beri nasıl durdu? Kim tarafından inatla ve ısrarla
tutuldu?
Önce Ahmet
Ağaoğlu, sonra O’nun her dediğine “doğrudur, doğrudur” diye kafa sallayan
yönetim tarafından.
İnanın Ahmet
Ağaoğlu’ndan öncesinde “Trabzonspor’u çok kötü yönettiler” diye tarif edilen
başkanlardan Muharrem Usta ile İbrahim Hacıosmanoğlu bile Newton gibi birini
bir hafta dahi takımın başında tutmazlardı.
Ahmet
Ağaoğlu, niye tuttu? Neden inat etti?
Elinde
olmayan sebepler mi vardı? Başkanlık O’nda görünmesine rağmen, gerçekte
başkasında mı idi?
İster
istemez olup bitenleri, yaşananları görüp; “Gel de şeytanın avukatlığını yapma”
bakayım!
Evet!
Depremlerle başlamıştık, onlarla tamamlayalım.
Çünkü, artçı
sarsıntılar sürüyor, daha da sürecek.
İzmir, 4-5
şiddetindeki artçı sarsıntılara dayandı, dayanacaktır.
Ama
Trabzonspor’un, bu kafa, bu yönetim, bu sahiplenme ile aynı şiddet de ki artçı
sarsıntılara dayanması çok zordur.
Demek
istiyorum ki, Trabzon için bir kimlik niteliğinde olan Trabzonspor’un en büyük
sorunu teknik direktör gibi görünüyor olsa da, idare etmek için yönetici olanların
da en az onlar gibi olmasıdır.
Sorunun kısa
vadeli çözümü teknik direktörün gitmesi idi. Bu çamura battıktan sonra, zoraki
de olsa gerçekleşti.
Ama
Trabzonspor da, orta ve uzan vadeli çözüm bu yönetim anlayışının da acilen
değiştirilmesidir.
Onun da yol
ve yöntemi bellidir.