SON DAKİKA
SON DAKİKA


Şov değil; Samsun-Sarp tren yolunu yapın
11.09.2020

 
Raylar Erzurum’dan Rize’ye mi, yoksa Erzincan’dan Trabzon’a mı döşensin?

50 yıldır anlatılan bir masal!

Bize de; “Kara tren gecikir, belki de hiç gelmez”, hele hele “Tren gelir hoş gelir, vagonları boş gelir” türkülerini terennüm ettirmekten başka bir işe yaramayan masallar!

Doğu Karadeniz’e tren yolunun masal değil, hikâye olabilmesi için konuya nereden baktığınız önemlidir.

Birileri sadece doğudan Rize ve Trabzon’a ray döşenmesi olarak bakıyorlar besbelli! Çünkü, doğudan Karadeniz sahiline taşınacak tek ekonomik eşya yok gibi…

Ama tren yoluna demir raylardan değil de, yük taşıyacak vagonlar üzerinden sevgili Ahmet Hamdi Gürdoğan gibi bakarsanız, işte ona söyleyecek sözüm olmamasını bırakın, “doğruya destek hak işidir” diyerek destek de vermek lazım.

“Demiryolu için şov yapmayın” çağrısı ile bölgeye demiryolunun Erzincan-Erzurum’dan değil, günümüzün İpek Yolu bağlantısı demek olan Samsun-Trabzon-Rize-Hopa-Batum hattının hayata geçirilmesini öneren Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Sayın Gürdoğan, konuya, “el alem işte görsün” hesabı ile değil, “gerçek manada işler yürüsün” diyerek bakılması gerektiğini ortaya koymuştur.
Her bakımdan da doğrusu budur.

Çin’i Avrupa’ya bağlayan İpek Yolu’na bağlanarak, bir yandan ihracatı arttırırken, diğer yandan da pazarda rekabete katkı sağlayacak nakliye maliyetini düşürmek kadar akılcı bir iş var mıdır?

Sonra, bu aynı zamanda tren yolunun hem Trabzon, hem de Rize’de uğramasını sağlamak değil midir?

Ezcümle, doğudan bağlantı hesabı yapanların hesabı sadece demir rayları seyretmek, “Samsun’dan olmalı” diyen Ahmet Hamdi’ninki ise vagonlarla yük taşımaktır.
İşin özeti de budur.

TARİKAT DİYENLERE…

Allah, Kur’an-ı Kerim’de, inananlara sadece Kitap’ı işaret ederek, En’am suresi 153’üncü ayette şöyle sesleniyor:

“İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun. Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip, O’nun yolundan ayırır. İşte size bunları Allah, sakınasınız diye emretti.”

ÖLÜM YASAK, VEFAT SERBEST!

Haberdeki; “Ölüm ilanı yasaklandı” başlığını okuyunca, “Oldu olacak ölümü de yasaklansın” diye içimden geçirip, dua etmedim değil!
Haberin içini okuyunca gerçeği anladık.
Trabzon’un Vakfıkebir Belediyesi, İl Umumi Hıfzısıhha Kurulu’nun kararını uygulamaya koyarak koronavirüs tedbirleri kapsamında hoparlörden cenaze yanı ölüm ilanı duyurusunu kaldırmış.
Aslında bunda yadırganacak bir durum yok!
Devlet-i Aliye adına Sağlık Bakanlığı, ahaliye gerçek rakamları açıklamadığı ortada iken, hoparlörden ölüm ilanının yasaklanmasını yadırgamamak lazım!
Aslında zaten kimse ölmüyordu ki!
Açıklamalara bakın “vefat etti” denmiyor mu?
Demek ki, ölmek yasak ama, vefat etmek serbest!

YÜZ(SÜZ)LEŞEN!

Necip Fazıl tarif ediyor:
“İki çeşit insan vardır.
Zaman geçtikçe hataları ile yüzleşen.
Zaman geçtikçe yüzsüzleşen!”
Sanırım Türkiye’de ikincisinin oranı, alışkanlık haline gelerek giderek yükseliyor.
Eee boşuna dememişler; “Alışkanlıklar paslı çivilere benzer, söküp atmak zordur.”


 

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap