Devlet ya da özel sektör! Hiç ama hiç fark etmez. Bugünkü şartlarda, çalışanlar izinli sayılacak ise, öncelikli tercih “ücretli izin” olmalıdır. Aklın da, vicdanın da, adaletin de gereği budur.

Tabidir ki, toplumu hak, hukuk ve adaleti kenara koymadan, bugünleri de görerek yönetenler iş adamlarına devletin imkânları ile destek olup, önceliği ücretli izine tanımaları için destek olmalıdır.

Hadi diyelim, devlet geçmişte kaynakları “har vurup harman savurduğu” için, hazinede metelik bırakmadı. O zaman da ben diyeyim, “işveren”, siz söyleyin “zengin” kendi servetinden (var ise) fedakârlık yaparak “ücretli önceliği” uÖNCELİK

ÜCRETLİ İZİN; YOKSA!ygulamaya çalışmalıdır.

Çünkü, akıl ve vicdan sahibi işveren olmak; “İşçisi aç iken tok yatan işveren bizden değildir” ile mümkündür. O nedenle, her kim ki, bu zor günlerde çalışanlarına, “sağlığın için evine git” diyerek ara verdirirken, önceliği “ücretsiz izne” verir, biline ki, onları toplumun önüne atıp, teşhir eylemek de kamu adına bizim mesleki görevimiz olacaktır.

ANLAŞILMAYAN!

Ben diyeyim, “birlikte yapmakla mükellef olduğu işleri...”

Siz söyleyin “üstlendikleri ana görevleri...” yerine getirirken devletin bir bakanı, diğer bakanına neden ve nasıl teşekkür eder?

Daha Türkçesi; “İnsan kendine, devlet de devlete iki de bir, halkın gözünün içine baka, uluorta teşekkür eder mi?”

DERS ARASINDAKİ ŞEYTAN!

Ben diyeyim; “ders molası”, siz söyleyin “dinlenme arası”, onlar saysın “hezeyanlık fırsatı!”

Koronovirüs belasının televizyon başına diktiği öğrencilere tanınan 10 dakikalık ders arası dinlenme imkânını bile insanlık dışı, aşağılık düşünce ve emelleri için kullananları yadırgamayın!

Çok ama çok iyi anlayın!

Çünkü onların geçmişleri ortadadır. Gelecekleri de bugünleri ve sonraları da geçmişlerine benzerdir, benzeyecektir! Çünkü bunlar bu işler için yaratılmıştır! Şeytan misali!

Hiç düşündünüz mü; 5 vakit namazda okunan Fatiha ile Kur’an’ı Kerim’in Ayetlerine neden; “Eûzubillahi mine’ş-şeytani’rracim”, yani; “Kovulmuş şeytanınşerrinden Allah’a sığınırım” denilerek başlanır.

“İşin içinde şeytan” olduğu için değil

mi?

ALIŞMIŞ MI, KUDURMUŞ MU?

Halk arasında derbi mesel; “Alışmış kudurmuştan beterdir” diye telaffuz edilir. İşin uzmanları ise; “Alışkanlıklar paslı çivilere benzer. Söküp atmak zordur” diye ifade edilir.

Ezcümle; “Öküzün altında buzağı aramayı” yaşamında davranış biçimi getirip, her halükârda tercih olarak kullananlar işini adaletli yapanları suçlamayı birinci görev olarak üstlenmekten kolay kolay vazgeçmezler.

Hele hele menfaatlerine dokunulduğu zaman!

Hele hele, dünyanın böylesine kara günler yaşadığı bir sürece rağmen de “Kara niyetli” bu alışkanlıklarını kenara koymayı halâ beceremiyorlar ise...

DIŞARIYA 1, İÇERİYE 2’DEN DAHA BÜYÜKTÜR!

Üstüne basa basa ifade ediyorum ki; Türkiye’de üretilip de bedeli 2 lira olan ürünü, “pahalı” diyerek devlet eliyle teşvik verip, yurt dışından 1 lira karşılığı almak ekonomik akıl işi değildir.

Neden mi?

İçeride 2 Dolar olsa da para Türkiye’nin cebinde dolaşır.

Ama dışarıya verilen 1 Dolar Türkiye’nin cebinden çıktığı için parasal azalmaya, milli gelir düşüklüğüne sebep olur.