İdlib’te Suriye kamuflajlı Rusya tarafından 5
Mehmetçik’in daha şehit edilmesi üzerine Devlet-i Ali’den yine “Misli ile karşılık verildi” açıklaması
gelince, “Dur bakayım! Şu ‘misli’
dedikleri nedir? Ne kadardır?” diye merak ettim.
Önce Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ünden“misli” diye telaffuz edilen “misil”diye yazılan kelimesinin
anlamına baktım.
Aynen şöyle: “Eş,
benzer, miktar, kat.”
Yani “misli” kelimesi
ile ifade edilen aynı sayı, aynı miktar, aynı kat.
Ama söylerken
“Yüz misli ile karşılık” denilir ise, o zaman söz konusu sayıyı 100 ile
çarpmanız gerekecektir.
Her ne ise, ha “misli”,
ha “Yüz misli!”
Benden şehit olan tek bir Mehmetçik dahi olmuş olsa,
hiçbir “misil” kifayet etmez!
Neden mi?
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, büyük devlet adamı,
kendinin ifade ettiği, “Ne mutlu Türküm
diyene”de tarifini bulduğumuz Türk Milliyetçisi Mustafa Kemal Atatürk’ten
bir kıssayı hatırlatayım da, gerisine, yani ne kadar olması gerektiğine siz
karar verin:
*
Atatürk, 1924 yılının Ağustos’unda Kastamonu’da asker
koğuşlarını ziyaretten çıkarken duvara asılı; “Bir Türk on düşmana bedeldir” yazılı levhayı görür.
Subaya levhayı göstererek; “Öyle midir?” diye sorar.
Subay; “Evet
Paşam” cevabını verir.
Mustafa Kemal; “Hayır
çocuğum. Bence öyle değildir. Bir Türk dünyaya bedeldir”diyerek noktayı
koyar.
TAVŞANKANI DEMDEN VAZGEÇMEDİM Kİ!
Aslında bakmayın, neredeyse çeyrek asırdır sağlığa
zararlı oldukları için, “kaçak çaydan”
başlayıp, “boyalı çay çöplerinden”
dem vurmama!
Zaman zaman benim de öylesine “şöyle bir demli çay olsa da hemen içsem” dediğimin anlar o kadar
çok oluyor ki!
Ama, kim bekleyecek katıksız, zararsız olduğu için
gerçek çayın 18-25 dakika arasında dem almasını?
Bana zaten zaman yetmiyor!
İşte o zaman, “Getirin
şu 5 dakikada DEMlenip tavşankanı olabilecek çayı” diyorum!
Diyorum demesine de, bardağımı doldurup karşıma
koyuyor, ama sadece seyrediyorum!
Asla da içmiyorum!
Niye ve nasıl
içerim ki?
Daha doğrusu,
içecek ve vücuduma ihanet edecek kadar salak değilim ki!