MHP
okulunun siyaset kanadındaki öğrencilerinden, bugün parlamentoda yer alan
MHP’nin eski, Demokrat Parti’nin yeni, ama kendi tarifi ile “Ordu’nun Milletvekili” Cemal
Enginyurt’un, meslektaşımız İsmail Saymaz’ın deyimi ile “özgürlüğe kavuştuktan” sonraki performansı na diyecek yok, övgü
ile söz etmek için gerekçe de çok.
Daha en
başından, “Cemal Enginyurt’un fındıkla
ilgili söylemleri, özellikle de Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye karşı
kullandığı üslup nedeniyle MHP’den ihraç edildiği” fikrine, gerekçesine ve
iddiasına katılmadığını bir kere daha ifade edeyim.
MHP üst
yönetimi Cemal Enginyurt’un, MHP okulunda edindiği doğrulardan zaten rahatsız
idiler. Fındığı da bahane edip, “fırsat
bu fırsat” diyerek, kendilerinden başkasını “dava adamı” saymadıkları için ihracı gerçekleştirdiler.
“Yanlış yaptılar” diyeceğim ama benzeri yüzlerce örnek
ortaya konabileceği için “yerim dar”
diyerek şimdilik detaya girmeyeceğim!
O nedenle
sadece 9 Haziran da TV100’de Cemal Enginyurt’unda katıldığı Yüz Yüze Programı’ndaki
diyaloğu paylaşacağım.
“Şu sıralar Ak Parti söz konusu olunca
kırmızı gören boğalar gibi olduk”
diyerek, hoş bir ironi ile mesaj gönderen Cemal Enginyurt’un şu ifadeleri bana
göre aşağıdan-yukarıdan, Ankara’dan- Ordu’dan çok şeyleri anlatıyor:
“Bir bedel karşılığında, bedel ödemek
durumuna düşerseniz artık orada millete hizmet edemezsiniz. Ben milletvekili
adayı olduğunda Ordulara şöyle söyledim:
Allah sadece ve sadece Orduları
hakkıyla, layıkıyla vekillik yapmayı nasip etsin.
Ben Ordu’da kürsüde dedim ki, beni
seçerseniz lidere rağmen, partime rağmen fındıkçının, çiftçinin, balıkçının,
köylünün hakkını savunmaya devam edeceğim.
Turuncu koltuklarda oturup yan gelip
yatmayacağım. Bedeli ne olursa olsun millet için hizmet edeceğim. Allah razı
olsun. Attılar beni partiden.
Atılmış olmaktan rahatsız değilim.”
Sayın
Enginyurt’un bu sözleri üzerine programda yer alan İsmail Saymaz; “Özgürlüğüne kavuştun”u yapıştırarak,
taşı gediğine koydu!
Ama Cemal
Enginyurt’un hemen ardından söylediği ben diyeyim “söz”, siz deyiverin “gerçek”
o kadar düşündürücü ki:
“Haklısın. Eskiden frene basarak
gidiyordum, şimdi basmadan gidiyorum.”
Demek
istiyorum ki, “temeli temel hak ve
hürriyet, özgürlük” olan “demokrasinin
karargâhı” diye tarif edilen milletin meclisinde işler, böyle işliyor ise!
Yandı
gülüm keten helva!