Ortada:
Ahlaka göre yanlış,
Kanuna göre suç,
Dine göre haram,
Ahrete göre günah var!
Durum bu olunca ister istemez “Neden
böyle yapıyorsun?” diye soruyorum.
“Bu
yanlış ile suç işleyip, günaha girdiğinin görüldüğünü bilmiyor musun?” diye de
ilave ediyorum.
El cevap; “Kimse görmüyor ki!”
“Allah
görüyor ya” diyorum, susuyor!
Bu gibilerinki neye benziyor bilir misiniz? Bu
sütunlarda birkaç kez satıra dökmüştüm. Bir kez daha yazayım.
Çocukluktan çıkmaya başladığım zaman dilimine denk gelen ilk oruç
tutma işimiz de, zor durumda kalıp bozmamı önlemek için rahmetli babam; “Sakın orucunu bozma Allah görür” diye
az da olsa korkutmaya çalıştığı ramazanın denk geldiği sonbaharın ilk ayındaki
günlerden biri idi.
Yaz sıcaklarının yerini sonbahar serinliğine henüz devretmediği bir
günün öğleden sonrasında tek katlı evimizin hemen yanındaki incir ağacının
altında iken acıkmış olmanın da verdiği hal içinde dallara uzandım. İncir alıp
yiyecek iken, aklıma oruçlu olduğum ve etrafta kimse yoksa da babamın yaptığı “Allah’ın beni göreceği” uyarısı geldi.
Ben de bu sefer eve girip, pencereye kadar sarkan dallardaki
incirlerden birini, vücudumu içeride tutarak uzanıp alıp yemeye baktım.
Öyle ya; içeride olduğum, etrafta da kimse olmadığı için “Allah beni görmüyor” diye hesap ettim.
Çocukluk bu ya! Sanırım, “kimse
görmüyor” diye hesabı ile yanlış yapan, suç işleyen ve günaha girenlerinki
de böyle bir şey!
ASAYİŞ
VİRÜSÜ…
Tamam!
Kötü mikroplar grubundan olup, Azrail’in hatırı sayılır ölçüde kullandığı kovid virüsü sadece insan
sağlığını değil, siyaset hariç ekonomiyi ve sosyal hayatı da etkiledi,
etkiliyor!
Peki; ahlâksızlık, utanmazlık, kepazelik, ikiyüzlülük virüsü yerinde
mi sayıyor?
Ya da geriledi mi?
Nerdeeee!
Bırakın kovid ile yarışmayı, onu bile solladı gidiyor!
Hem de ne sollama!
Sol şeride geçmiş habire hızını arttırıyor!
Memleketin asayiş olaylarına, televizyon kanallarına, gazetelerin
üçüncü sayfalarına, internetin haber portallarına bakın neler neler
göreceksiniz!
Ahalisinin büyük kısmına; “Amaca
ulaşmak için her yol mubahtır” virüsünün de bulaştırıldığı Türkiye’de, “Binbir Gece Masalları” gibi vakanın
bin bir çeşidi almış başını gidiyor!