Bu yıl fındığın bahçesinden biraz uzaklaşıp, piyasasına
fazla daldık galiba!
Baksanıza önce 800 bin ton rekolte ile 25 TL’lik fiyatı, “3 aşağı 5 yukarı”
şekliyle zikir eyledik diye daha çok aşağıdakilerden eleştiri aldık. Sonra da,
TMO’nun fiyatının yine, 3-5 hesabı ile 27 TL olma ihtimalinin yüksek olduğundan
dem vurunca bu kez de yukarıdakiler kızdı!
Demek istediğim odur ki, Ne İsa’ya, Ne Musa’ya yaranamadık!
Zaten yaranmam da gerekmiyor.
Çünkü bize “Hz. Muhammed Mustafa yetiyor.”
Tıpkı söz konusu Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti olunca, bir başka
Mustafa’nın, “Mustafa Kemal Atatürk’ün yetmesi gibi.”
*
Neyse, biz bugünde fındığın bahçesinden tutunda çiğnendiği ağıza kadar olan
kısmına bir kere daha dalıp, Ali Göreci’nin kitabından okuduğumuz
“Havalar kararıyor, Yine yağmur yağacak.
Fındık harmanlarımız,
Bu yıl kışa kalacak” manisi ile fındıkta felaket tellallarına müjdeli bir mesaj
(!) gönderdikten sonra, önümüzdeki günlerde bu işe biraz ara verelim!
*
Önceki gün, fındığı hava şartlarına emanet edenlerle “anlayana sivrisinek saz”
hesabıyla hasbıhal edince, “Maliyeti unuttunuz” diye mesaj atanlar oldu!
Bunun üzerine; “Bir kilo fındığın maliyeti kaç liradır?” diye düşünürken, “22.5
TL’dir” diye her zaman olduğu gibi medyaya verilmiş bir demeçteki rakamı
görünce biraz rahatladım!
Ama “Pandemi etkisiyle üreticilerimiz bahçelerine kendileri girdi, çalıştılar,
emek verdiler. Maliyette tasarruf ettiler” şeklinde yapılmış bir açıklama da
aklıma gelince; “Biri ne diyor? Öteki hangi havadan dem vuruyor? Bunlar maliyet
hesabını nasıl yapıyorlar?” diye kendime sormadım değil!
*
Sonra “ortada fol yok yumurta yok” iken iki de bir “çocuk işçiliği”nden,
Avrupalının yer iken bunlar akıllarına geldiğinde fındıktan
uzaklaşlaşmalarından vurulan kemaneyi önüme koydular. “Fındıkta çocuk
işçiliğinin yok denecek kadar az” olduğunu, onun da birkaç yere Güneydoğu’dan
ailece gelenler arasında bulunduğunu net olarak söylüyor, “Mesela Trabzon’da
hiç yok. Aynı şekilde Giresun’da, Samsun’da, hemen hemen her yerde aynı” diye
ilave ediyorum. Bakıyorum ki yine anlayan yok! Oysa bu konuda aynı zamanda
“Fındık değil, oyun bahçesine” sloganı ile proje uygulamış, araştırma da yapmış
birisiyim. Haaa, bahçede fındık toplayan ana, baba, abla, ağabeyin, “Çocuğum,
kardeşim, kızanım bana bir bardak su getir” diye çığırmasına gelen karşılık
çocuk işçiliği kabul ediliyor ise ona bir şey diyemem!
Bunun fındık bahçesindeki çocuk işçiliği ile uzaktan yakından ilgisi yok. Bizim
aile yapımız, yardımlaşmamız ve imece ile bağlantısı çok.
Bu iş bana fındık söz konusu olduğunda, “öküzün altında buzağı aramak “ gibi
geliyor ya; neyse…
*
Bir de bu yıl için 700 bin ton rekolte açıklayan TÜİK’e saldırılması var!
Saldırılmasına sözüm yok!
Ama, TÜİK geçtiğimiz yıllarda masa başında oturarak (!) açıkladığı rekolte
tahminleri genelde “çok düşük” çıkıyordu. Ancak bu kez saldırısına maruz
birilerinin “Çok açıkladın” saldırısına maruz kaldı! Eee, bahçeye dalmadan
tahmin yaparsan öyle veya böyle bu hale düşersin!
*
Bugünkü bohçayı da, fındıkta sürekli fiyattan söz edenlerin, sadece ve sadece
üreticinin değil, “bazı spekülatörler ile stokçuların da değirmenine su taşıma”
amaçlı olduğunu bir kere daha yineleyerek bağlayalım.