SON DAKİKA
SON DAKİKA


Devlet-Millet hazırlıksızlığı; Ağustos böceği misali
3.04.2020

Koronalı bu günlerin en çok edilen lâfı ne?

“Türkiye hazırlıksız yakalandı!”

Hem devleti (ki açığını gidermek için milletinden kampanya ile para topluyor), hem de halkı (ki tasarruf yapmayı unutup, 5-10 yıl sonrasında kazanacağını var saydığı paraları bile harcadı) hazırlıksız yakalandı bu badireye...

Nasıl yakalanmasın ki?

Türkiye’nin topyekün ben diyeyim “gelecek için hazırlığı”, siz söyleyin “geleceğe yatırımı” diye bir çabası, sıkıntısı yoktu ki!

30-40 yıldır, illa da son 15 yıldır devletin böyle bir hedefe, üretime yönelik hangi yatırımı oldu ki? Olanları da çar-çur edilmedi mi?

Devlet böyle yapınca, halk ne eyler?

“Hoca yellenen de cemaat boca eder” sözünü hatırlatsam yeter sanırım!

*

Günübirlik politikalar!

Günübirlik söylemler!

Günübirlik hesaplar!

Günübirlik eğlenceler!

Tumturaklı hayatlar!

Üretimden çok tüketim üzerine kurgulanmış yaşantılar!

Akşamdan sabaha değişen hedefler!

 

*

 

“En kötü gerçek, en güzel yalandan iyidir” doğrusunu bir kenara koyarak, kendini Ağustos böceği haline dönüştüren devlet, vatandaşının karınca gibi olmaması için de elinden ne geliyor ise yaptı!

Kumbaraları kaldırdı, tasarrufu unutturdu.

Yastık altını boşalttığı yetmezmiş gibi, geleceği de (hem de 15-20 yıl sonrası ile) “kredi” denilen faizli melanet ile sattırdı. Vatandaşın da canına minnet! Dünden razı!

Çaba sarf eylemeden, çalışmadan, üretmeden, “Yan gel yat Osman. Bir avuç bostan” misali tembellik zihniyeti ile zenginleşebileceğini sanan bir ben diyeyim “millet”, onlar söylesin ”ümmet” yarattılar.

 

*

 

Tüm bu yanlışlar yapılırken, öylesine bir gaflet ve delalet içine girilip sanıldı ki; “gelecek geçmiş gibidir!”

Yani her şey bugün güllük gülistanlık olacak,(ya da öyle olduğu gösterilecek) ama bunun hesabı geleceğe sirayet etmeyecek! Yani yaşamında geleceği bile gelmeden geçmiş yapan mantıktaki bir güruh oluştu! Sonuç da, gerçek de ortada! Hem de; “Kral çıplak” misali!

 

*

Bugünü devlet-i aliyye de 40 yıldır yönetenlerin de kısa vadeli hesaplar için unutup, ahaliye de unutturduklarını sandığım Ağustos böceği ile karınca kıssası ile tamamlayalım.

Hülâsa; anlayabilenler de kavrasın!

Anlayamayanlar da havsalasını zorlamadan saz çalmaya devam etsinler!

 

*

 

Ağustos böceği, uzun yaz günlerinde saz çalar ve şarkı söylermiş. Hiç çalışmaz, kış için hazırlık yapmazmış. Karınca ise çok çalışkan ve çok zekiymiş. Tüm yaz boyunca gelecek soğuk kışa hazırlık için dişini tırnağına katarak çalışmış durmuş. Yazın sıcak günleri bitmiş ve havalar soğumaya başlamış. Kış gelmiş. Artık Ağustos böceği saz çalamıyor, şarkı söyleyemiyormuş. Çok üşümüş ve karnı acıkmış.

Ağustos böceğinin aklına karıncanın kışa hazırlık yaptığı ve gidip ondan yiyecek isterse ona yardım edeceği gelmiş. Karıncanın yuvasına gelmiş. Karınca kapıyı açtığında karşısında soğuktan titremekte olan Ağustos böceğini görmüş ve ona:

-“Ne istiyorsun Ağustos böceği?” demiş.

Ağustos böceği:

-“Çok üşüyorum, hiç yiyeceğim yok karnım da çok aç bana yiyecek bir şeyler verir misin? Söz veriyorum ağustosta sana olan borcumu ödeyeceğim” demiş.

Karınca:

-“Bütün yaz sen ne yaptın? Niye yiyecek bir şeyin yok? ” demiş. Ağustos böceği başını öne eğerek mahcup bir şekilde:

-“Ben bütün yaz saz çalıp, şarkı söyledim” deyince karınca çok sinirlenmiş.

-“Madem öyle bütün yaz saz çalıp, şarkı söyledin şimdi de oyna biraz” diyerek kapıyı Ağustos böceğinin suratına kapatmış.

 

GÜNCEL SÖZ GEÇMİŞTEN!

 

Ziya Paşa’dan: Onlar ki verir lâf ile dünyaya Nizâmât Bin türlü teseyyüp bulunur Hânelerinde (Açıklaması: Onlar ki dünyayı sözleriyle düzene sokmak isterler, oysa onların evlerine gidip bakın, kendi evlerinde bin türlü ihmal ve düzensizlik görürsünüz.)

© 2020 www.karadenizgazete.com.tr | Karadeniz Gazetesi bir Güçlü Ticari Ve Sınai Ürünler Pazarlama Ticaret Ve Sanayi Anonim Şirketi ‘dir.

Giriş Yap