Ünlü tarihçimiz İsmail Hami Danışmend’in; “Büyük fikri küçük kafaya sokma Yarabbi” diye
yaptığı duaya “Amiiinnn”
diyebileceğimiz zamanları içeride ve dışarıda fazlası ile yaşadığımız günler
geçiriyoruz.
Nasıl geçirmeyelim ki?
“Yöneticinin iyisi işler yolunda giderken, gelecekte nelerin
aksayabileceğini, kötü hale geleceğini görebilendir” gerçeğine parmak basmaya kalktığımızda, Türkiye’nin hemen hemen her açıdan
nasıl günlük bir idare-i maslahat anlayışına tabii tutulduğunu görmemek,
duymamak, anlamamak mümkün mü?
Yeri gelmiş iken,
kıssadan hisse hesabıyla bir darb-ı mesel:
OliverCromwel, ilk kez olarak adına para bastırdığı
zaman yaşlı bir şövalye paralardan birini dikkatle gözden geçirmişti,
Paranın bir tarafından; “Tanrı bizimle beraberdir!”, diğer tarafından ise; “İngiltere Parlamentosu” ibarelerini
okuyunca: “Tanrı ile parlamentonun aynı
tarafta olmadığını görüyorum!” demiş.
*
Aslında olup bitenleri birileri, bir takımları “akşamdan sabaha değişen” dış
gelişmelere bağlayıp, günlük ve anlık yanlış dayanaklarla iştigal ede
dursunlar, elin oğlu bugün ben diyeyim “sergilenen”,
siz söyleyin “yaşanan” tablonun
resmini, senaryosunu yarım asır öncesinden yazmış, çizmiş, adım adım adım
uyguluyor.
Şu sıralar sosyal medyada da genişçe yer alan Milli
Görüş’ün lideri rahmetli Necmettin Erbakan’ın da 30 yıl öncesinde satır satır,
açık açık tarif ettiği, adım adım işaretlediği gibi…
*
Elin oğullarının, yani Amerika, Rusya, Avrupa, hatta
İslâm diye geçinen büyük kısım Arap ülkelerinin yer aldığı evin ağababasının
İsrail olduğu adeta unutularak, unutturularak Ortadoğu kan ve gözyaşına
boğuluyor.
Hem de, tüm bu olup bitenlerin BOP denilen Büyük
Ortadoğu Projesi’nde yazılı olmasına rağmen.
Hem de, BOP’un tam hedefinin Kürdistan ile Büyük
İsrail Devleti’ni kurmak olduğu bilinmesine rağmen!
Hem de, buna Kudüs’ün de bu devletin başkenti olacağı
belirtilip, burada da epeyce yol alınmasına rağmen!
*
Şimdi, ortalıkta bin türlü hesap dolaşıyor, yapılıyor.
Adeta, “Herkesin
bir hesabı var.”
Ancak, hesabı rahmetli Süleyman Demirel’in, “Dün dündür, bugün bugün” ifadesine
rahmet okutacak hale, yani nerede ise saat başı değişir duruma getirmekle
gerçek kazanım sağlanamayacağı, sağlanamadığı tarihte o kadar çok yazılıdır ki!
Çünkü, geçmişin hesabını gelecek planlarını yaparken
unutmak zarardan ve kaybetmekten başka bir gerçek getirmemiştir.
Kaldı ki, din adına bir kenara koyma, ya da atma
hakkının bulunmadığını bilmek ve ona göre hareket etmek, gerçekleri gizlememek
gerekmiyor mu?
Gizlemekle; “Bilmezler
mi ki, Allah onların gizlediklerini de bilir, açığa vurduklarını da…”
(Bakara-77) ayetine aykırı hareket etmek olmuyor mu?
Yoksa,bu iştigallerin dünya-ahiret ikileminde bir
hesabının olmadığı mı sanılıyor?
Vay sananların ve de bunlara kananların haline!