Bugün DEVA Partisi Genel
Başkanı olan Ali Babacan’ın, zamanın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nde
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı (etkili
ve yetkili) olduğu sırada yaptığı bir açıklama üzerine 14 Ocak 2014’de
kaleme aldığımız bir yazıyı noktasına virgülüne dokunmadan, kıssadan hisse
alınması için paylaşayım:
*
2002'den beri, AK Partili
tüm hükümetlerde aralıksız olarak Bakanlar Kurullarında görev yapan, şimdinin
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın "acı ama gerçek" diyebileceğimiz Türkiye ekonomisi
tespitleri:
-"Ülke içinde katma değer üreten sanayinin milli
gelirden aldığı pay son birkaç yıl içinde azalmaya başladı."
Ali Babacan şunu mu demek
istiyor? "Bu ülkede gerçek manada üretim
ekonomisi giderek küçülüyor."
*
-"Sanayici,
birikimlerini teknolojiye yatırmak yerine; bir arsa alayım. 5 yıl sonra
nasıl olsa değer kazanır, böyle böyle olur demeleri ekonomide verimsiz bir
yapıya neden oluyor."
Ali Babacan şunu mu demek
istiyor? "Arsa ile, inşaat ile,
bina ile verim ekonomisi olmaz. Sadece göz boyama ve kendi kendini aldatma
olur."
*
-"Haksız kazancın önlenmesi gerekiyor. Buna hemen
el atmazsak aksi halde birkaç yıla kalmaz farklı ekonomik zorluklarla karşı
karşıya kalabiliriz."
Ali Babacan şunu mu demek
istiyor? "Memlekette haksız kazanç
aldı başını gidiyor. Bunu durdurmaz isek, gelecek bundan da beterdir."
SURİYE’DE DEVRİYE YA DA BOMBA ATMAK!
Suriye’de; Amerika PKK, Rusya da YPG ile bayrakları çekerek devriye atıyorlar. Bazen de birlikte sınır bunları korumak için birlikte hareket ediyorlar.
Her ne kadar yaklaşık 3 yıl önce; “Artık şehit cenazesi gelmeyecek” vaadi yapılmış olsa da, Türkiye’ye’de Mehmetçiklerin al bayrağa sarılı tabutları gelmeye devam ediyor.
Son olarak Afrin’de de bombalar patlıyor. Çoluk çocuk masum siviller ölüyor.
Bombaları kim patlatıyor?
“PKK-YPG” deniliyor.
Yani dolayısıyla; Amerika (PKK) ile Rusya (YPG) demek olmuyor mu?
Hani şu bizimle de Suriye’nin kuzeyinde devriye atan, “müttefik” sayılan Amerika ile Rusya var ya! Hah işte onlar!
Ey büyük Allahım, ne günlere kaldık?
Ya da, şu Suriye’de ne günlere getirildik?
Hem de; “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” denecek kadar!
YOL VARSA BUDUR…
Önce Mehmet Akif’in çağrısını hatırlayalım:
“Allah’a dayan, sa’ye
sarıl, hikmete râm ol,
Yol varsa budur,
bilmiyorum başka çıkar yol.”
Sonra da tekrar gelelim, günümüzde artık; “iplikleri artık pazara çıkmış” şu “tarik” ile “at” takımından olanlar konusuna!
Gerçek manada, Allah’ın “insan” diye yaratıp, “akıl” ile donatıp, kullanılsın diye “irade” verip, “kul” hanesine kaydettikleri arasından, “beşer şaşar” olanların bir kısmından, “AT” gözlüğü takarak başka “TARİK” arayanlara Kur’an-ı Kerim’i hatırlatmaya sabırla ve ısrarla devam eyleyeceğiz.
Cenab-ı Allah şöyle buyuruyor:
“İşte bu, benim dosdoğru yolum. Artık ona uyun.
Başka yollara uymayın. Yoksa o yollar sizi parça parça edip, O’nun yolundan
ayırır. İşte size bunları Allah, sakınasınız diye emretti.”
(En’am
Suresi-153)