Bir tarafta Cumhuriyetçiler, diğer tarafta Demokratlar.
Bir tarafta Trump, diğer tarafta Biden.
Baksanıza, sanki demokrasinin doğuş yeri Newyork’daki
Özgürlük Anıtı’nın bulunduğu yer imiş de, onun için “demokrasinin beşiği” diye
de tarif edilen Amerika bile seçimi yüzüne gözüne bulaştırdı.
Demek ki, bu sandık kurmak, seçim yapmak demokrasi demek
değil imiş!
Sanırım Amerikalılar bunu biraz geç anladılar!
Oysa Türkiye bu işi kökünden söküp, yeni bir demokrasi
çözümü üretti bile!
O nedenle Amerikalılar Türkiye’ye bakıp da ben diyeyim
“ders”, siz söyleyin “örnek” alsa idiler, çözüme çok kolay ulaşıp, bu denli
tantanayı yaşamazlardı!
Misal mi?
Meselâ, siyasi partilerde il ve ilçe başkanlarını seçme
işini sandığı göstermelik olarak koymadan önce lider sultası, genel merkez
demokrasisi (!) ile nasıl şipşak, “Aday budur, buna oy vereceksiniz. İki veya
daha çok adaylı olursa ona seçim denmez” diyerek çözdüğümüzü görüp
öğrenseydiler yeterde artardı bile!
İşin gırgırı bir yana, halâ bu şekilde yapılan kongreler
için “seçimden” söz edilmiyor mu?
Gülsem mi? Ağlasam mı? Bilemiyorum!
MESUT YILMAZ’I ELEŞTİREN, BELHUM ADALLAR…
20 Mayıs 1983’de kurulup, aynı yalın Kasım ayında genel
seçimlerde, 1984’ün Mart’ında da yerel seçimlerde iktidar olan Turgut Özal
liderliğindeki Anavatan Partisi’nin kurucuları arasında ilk yerini alanlardan
idi. Sonrasında milletvekili, bakan, genel başkan ve başbakanlık da yaptı.
Sonra vakt-i saati gelmiş demek ki terk-i diyar eyleyip,
rahmeti Rahman’a kavuştu.
Anadolu Ajansı’nda muhabir sıfatıyla siyaseti takip ederken
15 yılı aşkın bir birlikteliğimiz, hatta içinde onlarca kıssadan hisse olabilecek
anıları taşıyan dostluğumuzda oldu.
Ama daha musalla taşına konmadan sosyal medya da
“Ölülerinizi hayırları ile yad ediniz” buyuran Müslümanlıktan, dolayısıyla
insanlıktan nasibini almamış olan bir kısım belhum adalların, bugünkü binbir
türlüsünü görmedikleri yolsuzluklar üzerinden eleştirmelerini, rahmetliyi itham
etmelerini anlamak mümkün değil!
Ama dedik ya; “Belhum adallar” diye… Onları anlamak nasıl
mümkün olsun ki?
KISSADAN HİSSE;
ŞEYTANIN SAKALINA!
Adam rüyasında şeytanı görüp sakalına yapışmış ve yüzüne bir
tokat atarak haykırmış:
-"Bre mel'un, işin gücün bizi baştan çıkarmakken tutar
bir de sakal bırakırsın haa! Al sana bir tokat daha!" diye kulaçlanınca,
uyanmış ki bir de ne görsün, çekiştirdiği kendi sakalı değil mi?