17 Temmuz’da ilk kez sınırlarımızın dışına çıkarak (!),
“TMO’nun fındık fiyatı 21 TL” başlığı atmıştık.
Ama ardına da, “3 aşağı 5 yukarı” diyerek Cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın, üreticiyi biraz daha fazla sevindirme adına geçen yıla göre yüzde
33’lük bir artışla 22-22.5 TL civarında bir fiyatı tercih edebileceğine de açık
kapı bırakmıştık.
Nihayetinde öyle oldu.
Bizim geçen yılın 3 dolarına tekabül eden fiyat üzerinden
yaptığımız 21 TL’lik tahmin, “5 yukarı” yanılma hesabıyla yüzde 5 oranında bir
farklılık gösterdi. Bu da fiyatı 22.5 TL’ye tekabül ettirdi.
Demek istediğim o ki, kimileri 19-20, kimileri de 25-30 derken,
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bizim tahminimize yakın yerden “22 TL” diyerek noktayı
koydu.
Üretici için iyi fiyat. 50 randımanın üzerine çıkan her 1
kalite artışı da fiyatı 43 kuruş yukarı çekecek. Bunları da ilave edin.
Yetmedi!
Siz buna dekar başına verilen 177 TL’den, bir kiloya tekabül
eden yaklaşık 2 lirayı da ekleyin. Edecek mi sana yaklaşık 25 TL!
Artık bu fiyattan hoşnut olmayanı bulmak zordur. Var ise de onların bahçeden değil, depodan yapılmış hesabı var demektir!
ZIRVA TEVİL GÖTÜRMEZ!
Kitabında; “saçma ve tutarsız söz ne kadar akla yatkın hale
getirilmeye, ne denli yorumlanmaya çalışılırsa çalışılsın, niteliği
değiştirmez, neyse öyle kalır. Saçma olan bir düşünceyi savunmak için yorumlara
girişmek yararsızdır” diye tarifi yapılır, “Zırva tevil götürmez” atasözünün!
Onun için, Diyanet İşleri Başkanı’nın, “kem söz sahibine”
aittir” e misal teşkil eden “lanet okumasına” takılıp kalmayın!
Siz O’nun bulunduğu kuruluşa lanet okumamasına dua edin!
Neden mi?
Gazete arşivlerini karıştırın bakın!
Bugün Ali Erbaş’ın hezeyanlarını yutarak Diyanet’in ipine
sarılanların büyük kısmının çok değil, 30-40 yıl önce Atatürk’ün kurduğu
Diyanet Teşkilatı’na ne kadar kem söz söyleyip, lağvedilmesi için neler
yaptıklarını görürsünüz.
Haa bir de Hilafet hesabına Müslüman kütüğüne kayıtlı
olanların bu millete neler yaptıklarına da göz atmayı ihmal eylemeyin!
Yeri gelmişken, “zırvanın da zırvası” olmaz ama Osmanlıyı
mahveden hilafetten dem vuranlara bir sorulu bir cevabımız var.
Atatürk kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde hilafeti devam
ettirse idi, nasıl ve ne olurdu?
Gazeteci İsmail Saymaz’ın dediği gibi olurdu:
_”Hilafet olsaydı Kasımpaşalı bir işçinin oğlu bugün Türkiye Cumhurbaşkanı olamazdı!”
PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALACAK!
Niye olmasın ki?
Ya da neden olmasın ki?
1983-1984’te Turgut Özal ile başlayan, 2019-2020 sezonunda
da alenen ortaya konan, “Parayı veren düdüğü çalar” sistemi Türk futbolunda da
geçerliliğini sürdürdüğüne göre!
Trabzonspor’a teknik direktör Abdullah Avcı’nın olup
olmayacağına, ne taraftar, ne medya, ne de yöneticiler karar vermeyecektir!
Parayı veren düdüğü çalacaktır!