1996 Aralık ayının ortası idi.
Başbuğ Alparslan Türkeş yüzlerce bilim ve siyaset adamını
Bursa Uludağ’da toplamıştı.
Uzun süren ön çalışmalarla ortaya çıkartılan yeni parti
programına son şekli verilecekti.
Üç gün boyunca birçok komisyonda Türkiye’miz enine boyuna
tartışıldı.
Parti programı baştan aşağı yenilendi. Başbuğun onayına
sunuldu.
Mayıs ayında “MHP” isminin ilk konulduğu yer olan Adana’da
büyük bir kongre yapılacak ve orada ilan edilecekti. Hazırlıklara geçildi.
Ülke gündemi bundan böyle A’dan Z’ye “Milliyetçi Türkiye”
olacaktı.
Nisan’ın dördünde (1997) ne olduysa Başbuğ birdenbire
sustu!!!
8 Nisan’da Ankara’da son yolculuğuna uğurlandı.
Aksakallı, duayen tarihçi Prof. Dr. Mustafa Kafalı hocamızın
ifadesiyle “böyle bir gün büyük Türk Hakanı Atilla’nın kaybında yaşanmıştı, bir
de 8 Nisan’da…tabiat kabul etmiyordu…o tufan ile…”.
Ardından, Türkiye’miz, gittikçe ağırlaşan ve halen devam
eden Fetret Devri’ne girdi!
…
Başbuğ’a kendi sağlığını sorduğumda, ciddi ciddi söylediği,
“doktor bırak sormayı da git gençlik aşısı bul, Türk Milletine daha çok hizmet
etmek istiyorum, yeniden başlamak istiyorum” sözlerini unutmuyorum. Mekânı
cennet olsun.
…
Değerli dava arkadaşım Prof. Dr. Burhan Sadıklar’ın Başbuğ’a
hitaben sözleri yayınlandı Karadeniz Gazetesi’nde.
Burhan Hocam diyor ki;
“…Ne sen sor, ne ben söyleyeyim 22 yıl sonraki hâli!
Ülkücülerin yarısı;
Ergenekon Tablosu'nu MEB'in duvarından indiren,
"Çırpınırdı Karadeniz" şarkısını Türk radyo ve televizyonlarında
yayınlanmasını ve işgal altındaki Türk Topraklarını anlatan romanları
yasaklayanların partisini;
Diğer yarısı da
“Türk” isminden rahatsızlık duyan, “Andımızı” okullardan kovan,
“Milliyetçiliğimizi” ayaklarının altına alan, “Devlet kuruluşlarından T.C.'yi
sildirmeyi” deneyenleri desteklemekte!
Yani bir cehennem ki, beyin ve yüreklerde tutuşan...”
Bu sözlere kim yanlış diyebilir?
…
Asla ümitsiz değiliz, çare vardır: TÜM GENÇLER.
Yüreği Türklüğün geleceği için çarpan hemşehrimiz Emekli
Kurmay Albay Canfer Balçık yazdığı şiirlerini bize de gönderir. Birlikte
okuyalım istedim.
“DOKUZDAN DOKSANA TÜM GENÇLERE!
Sen bu yurdun yarını, aydınlığı, günüsün.
Satı Kadın, Nezahat, Fatih’lerden birisin.
Rehber sen ol ve yürü, bütün millet yürüsün.
Dokunmadık tek bir yürek, tek bir omuz kalmasın.
Bırak, bütün yağılar*, hepsi birden ürüsün.”
*: Yağı-Düşman.