Günümüz koşullarında din kisvesi altında hayat bulmuş tarikatlar, cemaatler, dernekler ve türevleri tarafından Müslümanlığın maneviyatına öyle büyük zararlar veriliyor ki kahrolmamak elde değil. Resmen kusursuz olan Müslümanlık kusurlu beyinler tarafından istismara uğruyor. Bunu çok görmüyorum, çünkü otoriteler mitinglere elinde Kuran-ı Kerim ile çıkarsa tabii ki esnek zihniyetlerde daha fazlasını yapar. Kafanızı istediğiniz yöne çevirin bir cemaat ya da tarikat göreceksiniz. Konuyu biraz daha açmak isterim ki; dönemine göre hangi cemaat ya da tarikat ön plandaysa onların paydaşı olanlar da güzel mevkilere ve güzel güzel tarihi konaklara, mekanlara çöreklenmiş durumdalar.Sorsan Allah, din, iman peşindeler fakat hani bir söz var ya ‘Ele verir talkını kendi yutar salkımı’ aslında mesele tam da bu. Müslümanlığı, Kur’an-ı Kerimi, sünnetleri menfaatleri için lekeleyen herkese yazıklar olsun, beter olsunlar.
Gelinen noktada ‘Siyasal İslam’ tabirini kullanmak çok da yanlış olmaz diye düşünüyorum. Siyasallaşan İslam’ın yarattığı erozyonu hayatımızın her alanında daha fazla hisseder olduk. En çok üzüldüğüm nokta ise sözde tarikat liderinin 12 yaşındaki çocuğu istismar edip, bunu da telefon görüşmesinde ifşa ettiği sırada ‘aman duyulmasın, yoksa intihar ederim fakat Müslüman’ın intihar etmesi günahtır’ demesi oldu. Aşağılıkların en aşağılığı mahluk, yaptığın namussuzluklar ifşa olunca mı Müslümanlık ve günahlar aklına geldi? Hadi bu şeref yoksunu namussuzu kenara koyalım, bunun tarikatına gönül vermişlerin ifadelerine bakın: “Liderimizin böyle bir şey yaptığına inanmıyoruz.” Tam bir akıl tutulması, sözün bittiği yer. Ben bir Müslüman olarak muazzam dinimin kiralık beyinlere peşkeş çekilmesinden zul duyuyorum...
Siyasal İslam beraberinde nepotizmi doğurmuştur. Nepotizm ise en anlaşılır haliyle eş, dost, akraba kayırmacılığıdır. Çark öyle bir işliyor ki hem kutsallar lekeleniyor hem kutsalları lekeleyenler için yayın yasağı çıkıyor hem de kayırılıyorlar... Bilmem anlatabildim mi?