Merhabalar. Bu hafta gözüme iki üslup çarptı. Üslup deyip
geçmeyin o kadar önemli ki. Ben her zaman üslubun önemine inanırım.
Büyüklerimiz boşuna üslup ile ilgili o kadar söz etmemiş. ‘Tatlı dil yılanı
deliğinden çıkarır’, ‘Söz ola kese başı, söz ola kestire başı’ gibi gibi nice
sözler. Hatta günümüzde çoğumuz şu cümleyi kurmuşuzdur ‘Davanda haklısın ama
üslubun yanlış, haklıyken haksız duruma düştün.’ Eşimize dostumuza mutlaka bu
cümleyi kurmuşuzdur. Öyle ki karşımızdaki kişi haksızdır ama öyle bir üslup
takınır ki olay tatlıya bağlanır.
Üslup bir cemiyette, konumunuzu, saygınlığınızı, sizinle
kurulacak olan iletişimi her şeyi belirler. Ya saygı duyulan olursunuz ya da
dışlanan olursunuz. Kısaca herkes üslubunun ekmeğini kısmen de olsa yer.
İşte size iki örnek vereceğim. İdeolojiler farklı,
konumlar farklı, statüler farklı ama üsluplar aynı rezillikte iki örnekten
bahsedeceğim.
Birincisi Boğaziçi Üniversiteli öğrencinin,
desteklemediği rektörü ile kurduğu iletişim.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Naci İnci, aracına
binerken gördüğü öğrenciye halini hatırını soruyor, öğrencide ‘Utanmıyor musun’
diye cevap veriyor. Kurduğu bir iki cümle daha var onlarda aynı minvalde. Sen
bir öğrencisin, karşındaki ise Prof. Dr. olan bir akademisyen. Sevmek zorunda
değilsin, rektör olma şeklini de sorgulayabilirsin ama saygı duymak zorundasın.
Peki ben sana soruyorum; sen böyle cevap verirken hiç mi utanmadın? Çok mu
zordu ‘Hocam hatırımızı sordunuz teşekkür ederim ama pek iyi değilim, bazı
şeylerden rahatsızım’ demek. Burada utanmayan birileri varsa o kişilerden biri
de sevgili öğrenci kardeşimdir. Sen bu ülkenin geleceğisin, üslubunu hiç ama
hiç beğenmedim. Toplumumuzun en basit örf adetidir ‘Büyüğe saygı, küçüğe sevgi’
hiç bilmiyorsan bunu bil. Önce saygı sonra hak mücadelesi. Öyle bir cevap
verseydin ki saygı çerçevesinde, biz seni göklere çıkarsaydık. Helal olsun,
deseydik ama bu üslupla benim sana diyebileceğim ‘yazık’ olur.
Şimdi bir kıyaslama yapalım. Diğer yakışıksız bulduğum
üslup ise CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na bir vatandaşın özellikle bir
annenin ‘çocuklarıma dokunma hadi yürü yürü’ demesi. Neresinden tutarsam
tutayım saygısız, yakışıksız, bir anneye hiç ama hiç yakışmayan bir üslup.
Sevmeyebilirsin güzel teyzecim, başka partilide olabilirsin ama bu nasıl
cahilce bir eğilim. Karşında devlet erkanından bir büyük var. Bir de diyorsun
ki ‘Demirtaş ile el sıkıştığı gözümün önüne geldi.’ İyi tamam aynı üslubu; AK
Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kuzey Irak
Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani ve Kürt sanatçı Şivan Perwer ile
el sıkışması gözünün önüne geldiğinde takınabilecek misin?
Ben söyleyeyim kesinlikle hayır. Hadi o cesareti
gösterdin şuan ‘Cumhurbaşkanına hakaretten’ hapis yatıyordun. O nedenle
üslubunuz ve saygınız güce göre değişmesin. Duruşunuz, karakteriniz ve en önce
kendinize saygınız olsun.