Merhabalar…
Fransız tiyatro yazarı ve oyuncusu Moliere, son yazdığı
‘Hastalık Hastası’ oyununu oynarken sahnede kan kusmaya başlar ve yere yığılır.
Herkes bunu oyunun bir parçası zannederek ayakta alkışlamaya başlar.
Uzun süre yerden kalkamaz ve ölüme alkışlar eşliğinde gider.
Aynı gece saat 10’da veremden ölür. İzleyiciler, bu ölümün hala oyunun bir
parçası olduğunu düşünmektedir.
Soren Kierkegaard ‘Meseller’ kitabında şöyle der: “Sanırım
dünyanın sonu, her şeyin bir şaka olduğunu sananların yükselen alkışları arasında
gelecek.”
…
İşte dünyanın ve düzenin özeti bu kadar. Demokrasi adı
altında gayrimeşrular meşru, din adı altında yine gayrimeşrular meşru ilan
ediliyor. Mantık yok, akıl yok, zeka yok, etik yok, ahlak yok, saygı yok, yok
yok yok. Ne var biliyor musunuz? Sadece menfaat var.
Gündemi bilmeyeniniz yoktur. 6 yaşında çocuk gelinden tutun,
benim özgürlüğüm, benim hayatım diye diye başkasına hayatı zehreden bencil bir
akış var. Siz aklınızı peynir ekmekle mi yediniz? Bu nasıl şuursuz bir bakış
açısı. Çocuktan gelin olmaz bitti, nokta. Başkasını rahatsız ettiğin noktada
özgürlüğünü sınırlandırmak zorundasın bitti, nokta.
Kafana göre bir düzen tutturup, ‘canım öyle istedi’, ‘bu
benim özgürlüğüm’, ‘bu benim dinim’, ‘inancım gereği böyle yaptım’ diyerek din
ve demokrasi uyduramazsın.
Akıl, mantık var, oluru var olmazı var, hak var hukuk var
ama canının istediği gibi bir düzen olamaz. Varsa o sapkınlıktır,
antidemokratiktir.
Uzak durun çocuklardan, pis emellerinize alet edip, tertemiz
olan dine çamur atmayın. Sizin o pis kokuşmuş zihniyetleriniz yargı dağıtmasın
artık.
Artık yeter, bir kere kafanız güzel şeyler için çalışsın ama
belli ki çalışmayacak sizlerin toplumdan tecrit edilmesi gerekiyor. Daha fazla
canımızın yanmayacağı aydınlık gelecek için bu pis zihniyetin içimizden
temizlenmesi şart.