En sondan başlamak lazım; Milliler, 1-1’e kadar sahada
yokken, 1-1’den sonra olayın rengini değiştirdiler. Stefan Kuntz’un oyuncu
değişiklikleri maçın skoruna net şekilde etki etti. Kuntuz, Kerem’i değil Burak
Yılmaz’ı çıkarsaydı. Burak’ın oyunu Hakan’ı da olumsuz etkiliyor. Sırf Hakan
kötü diyenler maça bir de böyle baksın. Rıdvan’ın oyuna dahil olduğu dakikadan
sonra sol tarafa bakın, bir de Caner’in oyunda olduğu dakikaya kadarki sol
tarafa. Farkı görmek zor değil.
Merih’in kendi kalesine attığı golde, topa dokunmasa gol
olmayabilirdi ancak o golden sonra her şey değişti. Millilerin aklına, “Biz bu
maçı almamız lazım” düşüncesi geldi. Bir de 1924’den bu yana yenemediğiniz bir
ülke ki ülke demeyelim, 2 milyonluk bir il işte.
Beraberlik ve mağlubiyetle zaten büyük ölçüde bu defteri
kapatacaktık. Son dakikada VAR ile haklı bir penaltı geldi. Burak, demek ki
penaltı için sahada kalmış. Hem yaptırdı hem de attı.
Norveç ve Hollanda da galip geldiğine göre, bundan sonrası için
6 puan şart.
1954 ve 2002’den başka dünya kupası göremeyen Türkiye için,
Katar’a gitmek şart. Şart ama Norveç ve Hollanda daha favori. Türkiye en
azından şansını devam ettiriyor ve kolay bırakma niyetinde değil.
Maçın bitiminde Alman Kuntz’un gözyaşları hepimizi
duygusallaştırdı. Almanlar normalde sert, soğuk, resmi insanlardır ama daha
2.maçta Türk gibi olmaya başladı. Zaten imza töreninde ne kadar çok Türk
olabilirsem o kadar iyi demişti. Norveç maçına göre daha iyi bir teknik adamlık
yaptığını söylememiz lazım.
Maçın en iyilerinden biri Berat Özdemir’di. Berat artık 6 numaranın uzun yıllar sahibi. Trabzonspor’daki performansının üzerinde bir oyun oynadı. Bir parantez de Serdar Dursun’a. Kritik bir gol attı. Yani Milli Takım’ın geriye döndüren golü Serdar attı.